Program Notları
Resital No:29, Sezon:4, 2010-2011/1
RUSTEM HAYROUDINOFF
6 Ekim 2010, MKM Mustafa Kemal Merkezi, İstanbul

LUDWIG van BEETHOVEN (1770-1827)

Klasik Batı Müziği’nin “Üç B”sinden (Bach, Beethoven ve Brahms) biri olan Ludwig van Beethoven, kuşku ve tartışmasız bir şekilde batı müziği tarihinin en büyük bestecilerinden biridir. Almanya’nın Bonn kentinde doğan besteci, dokuz senfoni, dokuz konçerto, iki mass, bir operanın yanı sıra, solistler, küçük topluluklar ve orkestralar için sayısız eser bestelemiştir. Piyano eserleri arasındaki 32 adet hatırı sayılır sonat, her konser piyanistinin resital repertuarında bulunması gereken esas eserler arasındadır. Beethoven’ın Almanya ve Avusturya’daki yaşamı, fakirlik, zorluklar, hastalıklar, ailevi sorunlar ve sonu hüsranla biten aşklarla doludur. Yaşadığı tüm eziyetlere rağmen, dehası bitmek tükenmek bilmedi ve kendi hayatı daha da karmaşıklaştıkça yetenekleri gittikçe artan maceracı bir yapıya büründü. En büyük eserlerini, Napolyon’un Viyana kuşatmasının en kötü yılında ve ölmeden önce sağır olarak geçirdiği 14 yıl boyunca besteledi. Birçok Avrupalı besteci gibi, Beethoven da Kilise ve çeşitli aristokrat aileler tarafından maddi anlamda destekleniyordu. Hala duyabiliyorken, popüler bir konser piyanistiydi ve kendi eserlerini çalıyordu. En son performansını, “İmparator” Konçertosu’nu çalmak üzere 1811 yılında sergiledi. Ancak, bu dönemde tamamen sağırlaşmıştı ve konser büyük bir fiyaskoyla sonlandı. Bunun üzerine Beethoven sahneyi tamamen terk etti ve en önemli gelir kaynağını kaybetti. Bestelediği eserlerin çok büyük bir bölümü risklidir, genellikle kahramanlığı ve zorlukları dışavurur; genel olarak kendi dönemi için bambaşka bir duyarlılığa sahiptir; yeni bir çığır açmıştır. Tek operası olan “Fidelio”, genel olarak kullanılan opera temaları olan ahlaksızlık ve ölümün aksine, evliliğin ve aşkın zevklerinden ve tutkularından bahseder. “Hammerklavier” isimli piyano sonatı ise, 1818 yılının yeni geliştirilen pedallı ve altı oktavlı piyanosunun limitlerini zorlayan bir macera olmanın ötesinde, yeniden yapılandırılan bir sonat formunu örneklemektedir. Dokuzuncu Senfonisi’nin dördüncü bölümünde, Schiller’in “Ode to Joy”’una (Neşeye Övgü) yer vermiştir. Buradaki insan sesleri, bir Aydınlanma fikri olan İnsanların Kardeşliği idealini hararetli bir şekilde tekrarlamaktadır. Beethoven’dan önce hiçbir besteci böyle bir mesajı coşkulu bir şekilde bir senfoni formatı içinde vermemiştir.

Sonat op. 7 No. 4
Eser, 1796-1797 arasında yazılmış ve 1797 yılında Viyana'da yayınlanmıştır. 4 bölümden oluşur. Allegro, Largo, Allegro (minör ve majör) ve Rondo. Yaklaşık 30 dakika süresi ile Beethoven'nın en uzun ikinci piyano sonatıdır. Grand Sonata olarak da adlandırılır. Eser, Kontes Barbara von Keglevics'e ithaf edilmiştir.

FRANZ LISZT (1811-1886)

Macar kompozitörü ve piyanisti Franz Liszt, klasik müzik evreninin en karizmatik müzisyenlerinden biridir. Kiliseden, tiyatrodan, felsefeden etkilenmiş, hayatı boyunca değişik alanlara bakmış olmakla birlikte tüm serüvenleri içinde 'Piyano' hep merkezde kalmıştır. Bugünün piyano resitali kavramı Liszt tarafından geliştirilip olgunlaştırılarak bugünkü formunu kazanmıştır. Orkestral bir form olan 'senfonik şiir'de yine Liszt'in buluşudur. Liszt'in babası Haydn'ın orkestrasında çelist olarak çalışan saygın bir müzisyendi. İlk piyano derslerini Liszt'e babası verdi. 6 yaşında piyanoya başlayan Liszt, 8 yaşına geldiğinde ilk bestelerini yapmaya başlamıştı. 1821'de eğitim için Viyana'ya götürülen Liszt, Czerny ve Salieri'den ders almaya başladı. 1823'de Beethoven tarafından alnından öpülerek kendi deyişiyle müziğe vaftiz edildi. Aynı yıl ailesinin Paris'e taşınması nedeniyle Paris'e gitti. İlk evliliğini, ilişkileri başladığında evli olan Kontes Marie D'Agoult ile yaptı. Hayatı boyunca içlerinden biri de Wagner'in eşi olmak üzere birkaç evlilik yaşadı. Kadınlar arasındaki popülerliği sık sık farklı bir kente taşınmasına yol açtı. Gençliğinde kilisenin etkisinde kapalı içe dönük bir yaşam süren Liszt, Paganini'yi dinledikten sonra değişip piyano ve konserlere açıldı. Döneminin en büyük piyanisti olan Liszt, piyanonun o güne kadar yazılmış en zor eserlerini yazmıştır örn.:Anne Pelegrinage. Kompozitörlük alanında Chopin ve Berlioz'den etkilenen Liszt'in armonik dilinden Ravel ve Wagner ciddi biçimde etkilenmiştir. 1847'den sonraki döneminde Weimar'ı bir müzik merkezi haline getirmek için çalışmıştır. Liszt, klasik müzikte Romantik dönemin en merkezi figürlerinden biridir. Büyüleyici piyanizmi ile yaşadığı dönem boyunca Avrupa'yı müziği ile ateşe vermiştir. Piyanizmine oranla daha yavaş yaygınlaşan kompozitörlüğünün yanısıra değerli bulduğu diğer müzisyenlerin çalışmalarının yerleşmesi ve yaygınlaşması için büyük emek vermiş, müzik eğitimine doğrudan katkıda bulunarak bir çok öğrenci yetiştirmiştir. Franz Liszt'in ölümünden elli yıl sonra Budapeşte Merkez Konservatuvarı'nın adı Franz Liszt Akademisi olarak değiştirilmiştir.

Transandantal Etüd No. 10

Franz Liszt'in romantik tarzda solo piyano için 1851 yılında yazdığı ve 1852 yılında yayınlanan tamamı 12 kompozisyondan oluşan eserin 10. parçasıdır. Yaklaşık süresi 4 dakikadır, Allegro Agitato Molto bölümlerinden oluşur. Etüd formda eser veren ilk bestecilerden olan ve bugün yazdığı piyano etüdleri kitapları ile bilinen Avusturyalı piyanist ve besteci Carl Czerny'ye ithaf edilmiştir. Üç yaşında piyano çalmaya, 7 yaşında beste yapmaya başlayan Czerny'nin 10 yaşındayken verdiği resitali izleyen Beethoven ondan çok etkilenmiş ve onu öğrencisi olarak kabul etmiş 15 yaşındayken piyano dersleri vermeye başlamış ve adından söz ettiren başarılı bir öğretmen olmuştur. Liszt 9 yaşındayken, Czerny'den piyano dersleri almaya başlamış ve Czerny, Liszt'in hayatındaki en önemli hocası olmuştur. Konserlerinde Czerny'nin eserlerine sıkça yer veren Liszt, yazdığı 12 Transandantal Etüd'ü ona ithaf etmiştir. 12 Transandantal Etüd'ü 1826 yılında yazmaya başlayan Liszt önce bu parçaları 12 egzersiz çalışması olarak adlandırmış, daha sonra teknik olarak biraz daha zorlaştırarak "Twelve Great Studies" adı altında 1837 yılında yayınlamış ve son olarak ise bazı bölümlerindeki revizyonlar ile 1852 yılında tekrar yayınlamıştır. Liszt, bu revizyonlar sırasında parçalara Fransızca ve Almanca başlıklar da vermiş ama 2. ve 10. etüd adlandırılmamıştır. Daha sonra Liszt’in editörü Ferruccio Busoni 10. Etüd'ü "Appassionata" olarak adlandırsa da bu ad da pek fazla kullanılmamıştır.

La Campanella (Etude after Paganini)
"El çanı veya küçük zil" anlamına gelen La Campanella, 1782 doğumlu İtalyan besteci ve müzik tarihinin en önemli keman virtüözü Paganini'nin 1826 yılında yazdığı ve üç bölümden oluşan (I. Allegro maestoso II. Adagio III. Rondo "La Campanella" (La Clochette) ) 2 numaralı keman konçertosunun final bölümünün adıdır. Bu adı, bu bölümde yer alan güçlü el çanlarının sesini andıran müzikten alır. Liszt, La Campanella müzikal teması üzerine ilk olarak 1832 yılında "rande fantasie di bravura sur La clochette" yi bestelemiş daha sonra 1838'de yine aynı tema üzerine ve romantik tarzda solo piyano için yazdığı 6 etüdü "Transcendental Etudes after Paganini" başlığı altında yayınlanmış ve Clara Schumann'a ithaf etmiştir. Eser daha sonra 1851 yılında "Grandes études de Paganini" adı altında revize edilerek yeniden yayınlanmıştır. La Campanella bu 6 etüdden üçüncüsüdür. Paganini'nin iskelet sistemindeki bir sendromdan kaynaklanan özelliği onun kemanı da kendine özel bir teknik ile çalmasını sağlıyor ancak bu yeteneği halk arasında bu büyük kemancının şeytanla arkadaş olduğu, yayını şeytanın ona verdiği sihirli bir kuvvetle kullandığı söylentilerine kadar uzanıyordu. Etüd, piyaniste elini hareket ettirecek zaman tanımayan çevik bir süratte çalınır. Eserin bir yerinde iki nota arasının yaklaşık 46 cm. uzaklıkta olması gibi özelliklerinin yanı sıra bilinen diğer teknik zorlukları da içeren bir eserdir.

Macar Rapsodisi No. 12
Liszt'in toplam 19 Macar Rapsodisi vardır. Macar halk temalarını esas alır.12 numaralı Macar Rapsodisi, en dahice olarak kabul edilen Macar Rapsodisi'dir. 1847 yılında yazılmış ve 1853 yılında basılmıstır, tek bölümden oluşur. Macar asıllı besteci ve keman virtüözü Joseph Joachim'a ithaf edilmiştir. Eser izleyiciye, kendine özgü karışık bir melankoni, akrobatik ve gösterişli bir klavye ve canlı bir dans sunar.

SERGEI RACHMANINOFF (1873-1943)

Chopin ve Liszt’ten iki nesil sonraki büyük usta Sergei Rachmaninoff da Romantik piyano eserleri konusundaki en büyük bestecilerden biri olarak tarihin sayfalarında yerini alacaktı. Rachmaninoff’un bu iki kompozitörden tek farkı, Rus ekolünden geliyor olmasıydı. Aristokrat ve müzisyen bir ailede dünyaya geldi. Hayret verici derecede yetenekli bir piyanist ve özgün bir besteciydi; sadece piyano eserleri değil, orkestra eserleri, oda orkestraları için parçalar, şarkılar, koro eserleri ve operalar besteledi. Moskova Konservatuarı’nda halen öğrenciyken, çok başarılı bir besteci ve solistti; mezuniyetinin ardından da ilk senfonisini besteledi. İlk senfonisinin yankıları henüz devam ederken, birkaç yıl sonra, repertuarının en saygıdeğer yapıtlarından biri olan İkinci Piyano Konçertosu’nu besteledi. Ailesiyle birlikte 1917 yılındaki Sovyet Devrimi’nden kaçarak Amerika Birleşik Devletleri’ne yerleşen besteci, burada yeni eserler yazmaya ve konserler vermeye devam etti. Yeni yeni gelişen kayıt endüstrisinden de faydalanarak, hem kendisinin, hem de diğer müzisyenlerin eserlerini de ABD’de yaşadığı dönemde kaydetti. Rachmaninoff, dolaylı anlatımı ve duygusal dehasıyla, dışavurumcu özgürlüğü ve çarpıcı derecede tutkulu melodileriyle, geç Rus Romantizm ekolünün son temsilcisi olarak ardında paha biçilmez bir miras bırakmıştır.

Piyano Sonatı No. 1
Rachmaninov'un 1 numaralı piyano sonatı, 3 bölümden oluşur. İlk bölüm hızlı olan Allegro moderato, yavaş olan 2. bölüm Lento ve çok hızlı olan Allegro molto. Eser, 11 Nisan 1908 yılında tamamlanmış, aynı yıl 17 Kasım'da Rachmaninoff'un karısı Natalia Satina ve birçok önemli ismin piyano hocası, piyano virtüözü Konstantin Igumnov tarafından Moskova'da ilk kez seslendirilmiştir.

İstanbul Resitalleri, Eylül 2010

ANA SAYFA

İ S T A N B U L   Istanbul Recitals    RESİTALLERİ
M&K