FRANZ
SCHUBERT (1897 - 1828)
19. yüzyıl Romantik dönem müziğinin ilk
önemli bestecisi Franz Schubert olarak gösterilmektedir. Oldukça kısa süren ömründe
(31 yıl) çok sayıda eser tamamlamış olan Schubert, müziğindeki lirik, şiirsel
romantizm ile müzik tarihinde vazgeçilmez bir konuma sahip olmuştur. Özellikle
bulduğu melodilerin akıllarda kalan güzelliği, onun müziğini ölümsüzlüğe kavuşturmuştur.
600’den fazla lied (şarkı), 9 senfoni, piyano için sonatlar ve yaylı çalgı dörtlülerinin
her biri ayrı bir önem ve güzelliğe sahiptir.
Dört Empromptü D899 op. 90
Özellikle
19. yüzyıl Romantik dönem müziğinde bestecilerin sık kullandığı bir müzik biçimi
olan empromptü ‘nün ilk önemli ve başarılı örneklerini ise Franz Schubert vermiştir.
Toplam sekiz adet empromptü bestelemiş olan Schubert’in ilk dört empromptü’sü
bir set, diğer dördü ikinci bir seti oluşturur. İlk setin bir numaralı empromptü’sü
Do minör tondadır. Orta yürüklükte bir tempoda akan müzik melankolik bir havadadır.
Başta duyulan hüzünlü bir tema, sonra yerini daha umut dolu ikinci bir lirik
temaya bırakır. Bu iki tema arasında diyalog şeklinde gelişen ve sakin bir ruh
halinde sona eren parça, Schubert’in müziğindeki şiirsel güzelliğe bir örnektir.
İki numaralı Mi bemol majör empromptü ise hızlı tempolu ve yorumlaması teknik
açıdan zordur. Sağ elde duyulan akıcı iniş çıkışlar, durmak bilmeyen bir hareket
kazandırırken zarafetten yoksun kalmaz. Buna karşılık, parçanın ortasında Si
minör hızlı bir dans etkisi veren bir ara müziği vardır. Baştaki kesite tekrar
dönüldükten sonra eser, asabi bir bitirişle aniden sona erer. Üç numaralı empromptü’de
sakin ortama tekrar kavuşuruz. Bu parçanın tonu Sol bemol majördür ve huzurlu
hava etrafa hâkim olur. Bu parça, daha sonraları empromptü türünün örneklerini
verecek bir başka büyük besteci Chopin’e yön verecektir. Setin son Impromptu’sü
ise La bemol majördür. Sağ elde duyulan arpejler, parçanın ana unsurudur. Genel
ruh hali olumlu ve umut dolu olan bu ilk kesitin ardından, bu ruh halinde karşıtlık
oluşturacak karamsar havada bir ikinci kesit başlar. Müziğin hareketi daha yavaşlar,
piyanodan daha koyu renkler çıkmaya başlar. Ne var ki, bu kesit yerini parçanın
başındaki arpejlere bırakır ve eser olumlu bir havada sona erer.
FRANZ LISZT
(1811-1886)
Macar kompozitörü ve piyanisti Franz Liszt, klasik müzik evreninin
en karizmatik müzisyenlerinden biridir. Kiliseden, tiyatrodan, felsefeden etkilenmiş,
hayatı boyunca değişik alanlara bakmış olmakla birlikte tüm serüvenleri içinde
‘Piyano’ hep merkezde kalmıştır. Bugünün piyano resitali kavramı Liszt tarafından
geliştirilip olgunlaştırılarak bugünkü formunu kazanmıştır. Orkestral bir form
olan ‘senfonik şiir’de yine Liszt’in buluşudur. Liszt’in babası Haydn’ın orkestrasında
çelist olarak çalışan saygın bir müzisyendi. İlk piyano derslerini Liszt’e babası
verdi. 6 yaşında piyanoya başlayan Liszt, 8 yaşına geldiğinde ilk bestelerini
yapmaya başlamıştı. 1821’de eğitim için Viyana’ya götürülen Liszt, Salieri’den
ders almaya başladı. 1823’de Beethoven tarafından alnından öpülerek kendi deyişiyle
müziğe vaftiz edildi. Aynı yıl ailesinin Paris’e taşınması nedeniyle Paris’e
gitti. İlk evliliğini, ilişkileri başladığında evli olan Kontes Marie D’Agoult
ile yaptı. Hayatı boyunca içlerinden biri de Wagner’in eşi olmak üzere birkaç
evlilik yaptı. Kadınlar arasındaki popülerliği sık sık farklı bir kente taşınmasına
yol açtı. Gençliğinde kilisenin etkisinde kapalı içe dönük bir yaşam süren Liszt,
Paganini’yi dinledikten sonra değişip piyano ve konserlere açıldı. Döneminin
en büyük piyanisti olan Liszt, piyanonun o güne kadar yazılmış en zor eserlerini
yazmıştır. (Anne Pelegrinage) Kompozitörlüğünde Chopin ve Berlioz’den etkilenen
Liszt’in armonik dilinden Ravel ve Wagner ciddi biçimde etkilenmiştir. 1847’den
sonraki döneminde Weimar’ı bir müzik merkezi haline getirmek için çalışmıştır.
Liszt, klasik müzikte romantik dönemin en merkezi figürlerinden biridir. Büyüleyici
piyanizmi ile yaşadığı dönem boyunca Avrupa’yı ateşe verdi. Piyanizmine oranla
daha yavaş yaygınlaşan kompozitörlüğünün yanısıra değerli bulduğu diğer müzisyenlerin
çalışmalarının yerleşmesi ve yaygınlaşması için büyük emek vermiş, müzik eğitimine
doğrudan katkıda bulunarak bir çok öğrenci yetiştirmiştir.
Hac Yılları
Années
de Pèlerinage yani “Hac Yılları” S160 katalog numarası ile kayda alınmıştır.
Liszt’in solo piyano için bestelediği üç süitten oluşan bir settir ve virtüözlük
gerektiren gösterişli patlamalardan, derin duygusal ifadelere uzanan Liszt’in
zengin müzikal tarzının bir başyapıtı niteliğindedir. Eserin tamamında Liszt’in
müzikal olgunluğunun, seyahati ve deneyimleri ile paralel bir şekilde geliştiği
görülür. Liszt, “Hac Yılları” başlığı ile Alman yazar Goethe’nin Wilhelm Meister’in
Çıraklık Yılları romanına atıfta bulunur. Goethe’nin romanında da romanın kahramanı
“kendisini gerçekleştirme yolculuğu”na çıkar. Liszt, bu çalışmasını zamanının
Romantik Edebiyatı ile aynı çizgiye yerleştirir ve birçok parçanın önsözünde
Schiller, Byron ve Senancour gibi yazarların edebi pasajlarına yer verir. Seyahati
boyunca birçok yeni ülkeyi görmenin, buralardaki farklı ortamlarda tarih ve şiirle
kutsanmanın, doğanın olağanüstülüğünü hissetmenin, tüm bunların bizimle belirsiz
fakat doğrudan bir ilişki içinde olduğunu görmenin, ruhunda derin izler bıraktığını
ve bu tanımsız fakat uyumlu, esrarengiz fakat inkar edilemez ilişkiyi hayat dolu
bir etkilenim ve biraz da duygusal bir derinlikle müziğinde tasvir etmeye çalıştığını
anlatır.
İlk Süit, “İlk Yıl, İsviçre” veya “1. Kitap İsviçre”
1848 ve
1854 yılları arasında yazılmış ve 1855’te ilk kez yayınlanmıştır. 9 bölümden
oluşur.
1. Chapelle
de Guillaume Tell (Guillaume Tell Kilisesi)
Liszt’in “Hepimiz birimiz,
birimiz hepimiz için” notu, çıktığı bu hem felsefi hem de müzikal yolculuğun
başlangıcında derin bir anlam taşıyor.
2. Au lac de Wallenstadt ( Wallenstadt Gölünde )
Liszt
notunda, bulunduğu vahşi doğaya zıt sakinliğiyle onu ürküten gölü, yazar Byron’dan
alıntı yaparak tasvir ediyor.
3. Pastorale (Pastoral)
Liszt’in seyahatinin
en etkileyici yanlarından biri hiç şüphesiz gördüğü bu yeni ülkelerinde onu kendisine
hayran bırakan tabiatın olağanüstü güzellikleriydi.
4. Au bord d’une source (Bahara
Kıyasla)
Liszt’in notu yazar Schiller’den: “Yeni tabiatın oyunu, fısıldayan
soğukta başlar.” Bu sözler, Liszt’in yolculuğuna sadece yeni ülkeler ve yaşamlar
değil aynı zamanda değişen iklimlerin de tanıklık ettiğini anlatıyor.
5. Orage
(Fırtına)
Liszt notunda yine yazar Byron’un, “Ey fırtınalar! Amacınız nedir?”
diye başlayan ve fırtınanın insan göğsünü delen soğuğunu anlatan sözlerine yer
veriyor.
6. Vallée d’Obermann (Obermann Vadisi)
Liszt’in notu yazar
Byron’un felsefi bir dille insan ruhu ve doğasını sorguladığı sözlerini ve Fransız
yazar Senancour’ın Obermann romanından şu can alıcı soruları içerir “Ne istiyorum?
Ben kimim? Doğadan ne bekliyorum?”
7. Eglogue (Eglog: Diyalog şeklindeki pastoral
şiir)
Şakacı bir küçümsemeyle uzaklaşan gülen bulutlar, yaprakların üzerindeki
çiğ taneleri ve yeni doğan bir günün neşesini anlatan tasvirler, yine Byron’a
ait Liszt’in notunda.
8. Le mal du pays (Vatan Özlemi)
Liszt için biraz daha
kişisel olan bu parça vatanına, evine ve Marie d’Agoult’a duyduğu hasreti tasvir
ediyor.
9. Les cloches de Genève: Nocturne (Cenevre Çanları)
Noktürn. - Byron,
“Kendi kendimde yaşamıyorum, fakat şu etrafımdakilerin bir parçası oluyorum.”
diyor bu kez Liszt’in notunda.
İstanbul
Resitaleri, Mayıs 2011
|