Program Notları
Resital No:24, Sezon:3, 2009-2010/5
PETER JABLONSKI - AŞKIN ENSEMBLE
17 Şubat 2010, MKM Mustafa Kemal Merkezi, İstanbul

LUDWIG van BEETHOVEN (1770-1827)

Klasik Batı Müziği’nin “Üç B”sinden (Bach, Beethoven ve Brahms) biri olan Ludwig van Beethoven, kuşkusuz bir şekilde batı müziği tarihinin en büyük bestecilerinden biridir. Almanya’nın Bonn kendinde doğan besteci, dokuz senfoni, dokuz konçerto, iki mass, bir operanın yanı sıra, solistler, küçük topluluklar ve orkestralar için sayısız eser bestelemiştir. Piyano eserleri arasındaki 32 adet hatırı sayılır sonat, her konser piyanistinin resital repertuarında bulunması gereken esas eserler arasındadır.

Beethoven’ın Almanya ve Avusturya’daki yaşamı, fakirlik, zorluklar, hastalıklar, ailevi sorunlar ve sonu hüsranla biten aşklarla doludur. Yaşadığı tüm eziyetlere rağmen, dehası bitmek tükenmek bilmedi ve kendi hayatı daha da karmaşıklaştıkça yetenekleri gittikçe artan maceracı bir yapıya büründü. En büyük eserlerini, Napolyon’un Viyana kuşatmasının en kötü yılında ve ölmeden önce sağır olarak geçirdiği 14 yıl boyunca besteledi. Birçok Avrupalı besteci gibi, Beethoven da Kilise ve çeşitli aristokrat aileler tarafından maddi anlamda destekleniyordu. Hala duyabiliyorken, popüler bir konser piyanistiydi ve kendi eserlerini çalıyordu. En son performansını, “İmparator” Konçertosu’nu çalmak üzere 1811 yılında sergiledi. Ancak, bu dönemde tamamen sağırlaşmıştı ve konser büyük bir fiyaskoyla sonlandı. Bunun üzerine Beethoven sahneyi tamamen terk etti ve en önemli gelir kaynağını kaybetti.

Bestelediği eserlerin çok büyük bir bölümü risklidir, genellikle kahramanlığı ve zorlukları dışavurur; genel olarak kendi dönemi için bambaşka bir duyarlılığa sahiptir; yeni bir çığır açmıştır. Tek operası olan “Fidelio”, genel olarak kullanılan opera temaları olan ahlaksızlık ve ölümün aksine, evliliğin ve aşkın zevklerinden ve tutkularından bahseder. “Hammerklavier” isimli piyano sonatı ise, 1818 yılının yeni geliştirilen pedallı ve altı oktavlı piyanosunun limitlerini zorlayan bir macera olmanın ötesinde, yeniden yapılandırılan bir sonat formunu örneklemektedir. Dokuzuncu Senfonisi’nin dördüncü bölümünde, Schiller’in “Ode to Joy”’una (Neşeye Övgü) yer vermiştir. Buradaki insan sesleri, bir Aydınlanma fikri olan İnsanların Kardeşliği idealini hararetli bir şekilde tekrarlamaktadır. Beethoven’dan önce hiçbir besteci böyle bir mesajı coşkulu bir şekilde bir senfoni formatı içinde vermemiştir.

Andante Favori Fa majör (1803) 9:00
Bu parça, aslında ünlü “Waldstein” Sonatı’nın üç bölümünden ikincisi olmak üzere yazılmıştı. Beethoven’ın bir arkadaşı, bu sonatın uzunluğu konusunda olumsuz bir eleştiride bulununca, besteci bu dokuz dakikalık Rondo’yu sonattan çıkardı ve münferit bir parça haline getirdi. Kendisinin de topluluklar önünde sıklıkla çaldığı bu parçayı Beethoven, “Andante favori”, ya da “favori Andante” olarak adlandırıyordu. Bu dokunaklı besteyi unutulmaz kılan anlardan biri de, Jane Austen’ın “Pride and Prejudice” (Türkçe’ye genellikle Aşk ve Gurur olarak çevrilmiştir) adlı eserinin İngiliz BBC kanalı tarafından 1995 yılındaki gösteriminde, ana karakterlerinin narin ve tutkulu bakışlarına anlam kattığı sahneydi.

FRANZ LISZT (1811-1886)

Macaristan’da doğan Franz (Ferenc) Liszt, henüz 9 yaşındayken Carl Czerny ile çalışması için Viyana’ya gönderildi. Liszt, Viyana’da yaşarken Beethoven ve Schubert’e takdim edildi, çok kısa bir süre içinde hem besteci, hem de piyanist olarak bir “harika çocuk” olduğu tescillenmişti. Gençlik çağında Viyana’dan Paris’e geçen müzisyen, burada ileride “Symphonie Fantastique” eserini piyano için uyarlayacağı ve kendisi üzerinde çok büyük bir etki yaratacak olan Hector Berlioz ile tanıştı. Hemen ardından, harikulade keman performansları kendisi için çok daha büyük bir ilham kaynağı olan Niccolo Paganini’yle tanıştı ve kendisi de en azından Paganini gibi büyük bir virtüöz olmaya karar verdi.

Onlarca yıl boyunca Avrupa’nın büyük şehirlerinde turnelere çıkan Liszt’in kariyeri ona çok büyük miktarda gelir sağlamıştı. Hatta müzisyen, bonkör bir hayırsever olmuştu; ihtiyacı olanlara para ve zaman bağışlamak konusunda hiç çekinmiyordu. Liszt’in müziğinin büyük bir bölümü, başka bestecilerin –senfonileri de dahil olmak üzere– eserlerinin piyano için uyarlanmasını içerir. Kendi bestelerinin birçoğu ise betimleyicidir: çeşitli mizansenleri, resimleri ya da ulusal temaları tasvir eder, ya da şiirden veya edebiyattan etkilenir.

Ballade No.2, S.171 (1853) 14:30
“Bestecinin kariyeri boyunca bestelediği eserlerinin çoğunda gözlemleyebileceğimiz karanlık, tehdit edici bir atmosfere hazırlık teşkil eden, bas tuşlarla çalınan uğursuz, karamsar bir melodiyle başlar parça. Bir musibet, bir kötülüğün işaretçisidir adeta. Ancak sanki daha zıt bir şey olamazmış gibi, hemen ardından harika, hızlı, sevgi dolu yeni bir tema ortaya çıkar. Henüz bir yenilik olmadan, iki tema ardı ardına tekrar duyulur. Bunlar aslında coşkulu havai fişekleri ve büyük zorlukları betimlemektedir; iyiyle kötü arasındaki savaşın yansıması, senaryosudur. Temalar, birbiri ardından gelerek dahiyane bir şekilde dönüşmeye başlar. Özelikle sona doğru, görkemli, hatta opera-vari bir melodi sunulmaktadır; bu da, açılıştaki karanlık melodinin bir varyasyonundan başka bir şey değildir aslında. Tüm bu çarpışmanın sonunda ise, parça alternatif temanın narin yankılarıyla, yumuşak bir şekilde sona erer.” (R. Cummings, AllMusic.com)

En reve (Nocturne), S.207 (1885)
2:20
Odak noktasında, sol elde kırık akor dizilerinin eşlik ettiği hareketli, kıvrak bir melodi olan, kısa, hülyalı bir şarkı. Liszt’in geç döneminde bestelediği diğer eserler gibi bu parça da, 20’nci yüzyılda karşılaşacağımız armonik ve dokusal anlamdaki maceracı ruhla ilgili şimdiden bize bazı ipuçları vermektedir.

Macar Rapsodisi No.10, S.244 (1847)
5:20
19 Macar Rapsodisi’nin onuncusu, Mi majör tonundaki bu virtüöz eser, Macaristan milli marşlarından birini yazan Macar besteci ve aktör Béni Egressy’nin bir temasını esas almaktadır. Liszt, kendi eserlerinin farklı versiyonlarını yazmayı severdi; bu parçanın da iki versiyonunu yazdı. Daha çok bilinen versiyon, son derece gösterişli ve abartılıdır. Besteci, bu parçaya bol glissando (bir parmağın birçok tuş üzerinde kayarak çalması) eklemiş, birbirinin yerine kullanılabilecek varyant bölümler oluşturmuş ve yorumcunun insiyatifine bıraktığı ekstra tezyinat seçenekleri kullanmıştır. Egressy’nin mutlu melodisi, empatik akorlar ve hızlı çıkışlarla dolu dramatik girişten sonra duyulur. Ardından aynı melodiyi, bas tuşlarla daha hızlı bir şekilde bir kez daha dinleriz. Parça, Liszt’in tipik gösterişli üslubuna uygun olarak birçok glissandoyla birlikte çarpıcı bir şekilde biter.

FRÉDÉRIC CHOPIN (1810-1849)

Klasik müziğin, piyano söz konusu olduğunda en zorlu bestecilerinden olan, aynı zamanda en çok Romantik dönem piyano eserleriyle tanınan Frédéric Chopin, Polonya’da, Varşova’ya yakın bir köyde dünyaya geldi. Fransız bir babası ve Polonyalı bir annesi olan müzisyenin üstün dehası henüz çocukken ortaya çıkmıştı. Besteci, 1830’daki Kasım İsyanı’ndan hemen önce, yirmi yaşında, Polonya’dan Paris’e taşındı ve burada bulunduğu dönem içinde besteler yaptı, birçok müzisyene ders verdi ve çok kısa bir sürede virtüöz seviyesinde bir piyanist olarak nam saldı.
Chopin, eserlerinin çoğunu solo piyano için yazmıştır. Teknik anlamda talepkar olmasına rağmen, stilinin asıl vurgusu nüans ve dışavurumcu bir derinlik üzerine kuruludur. Enstrümantal balad gibi farklı müzik formlarını da yaratan Chopin, piyano sonatı, vals, nocturne, etüd, impromptu, prelüd, ve Polonya milliyetçiliğini yansıtan mazurka ve polonez’lerdeki birçok yeniliği gerçekleştiren yegane kompozitördür.

2. Piyano Konçertosu Fa minör (1830) 31:30
1. Maestoso
2. Larghetto
3. Allegro vivace
Henüz 20 yaşında genç bir öğrenciyken, aslında ilk piyano konçertosundan bile önce yazdığı bu konçerto, genç Chopin’in bir piyanist ve besteci olarak ne kadar parlak olduğunu gösteriyordu. Kendisinden önce yaşamış olan piyano konusundaki en seçkin bestecilerden esinlenmişti: Parçanın açılışındaki Fa minör tonundaki Maestoso bölümü, Mozart’ın öğrencisi olan, aynı zamanda piyano üzerinde yaptığı detaylı akademik çalışmalarla da bilinen Johann Nepomuk Hummel’in konçertolarını modellemektedir. Ardından gelen Larghetto bölümü ise, Londra Müzik Akademisi’nde ve Leipzig Konservatuarı’nda akademisyenlik yapmış olan Ignaz Moscheles’in 1820 yılında bestelediği Sol minör piyano konçertosundan esinlenmiştir. Parçanın finalini oluşturan Allegro vivace bölümü ise, üç bölümün en orijinalidir: önce bir Mazurka-vari bölümle açılır, ardından stilize bir Polonya halk şarkısıyla, kemanların col legno (tahta üzerinde – yayın ters bir şekilde kullanılmasıyla çalınır) çalmasıyla devam eder. Bu eserin büyüleyici piyano partisyonu ise o kadar zorlayıcıdır ve enerjiktir ki, bu parçayı dinledikçe, “Keşke Chopin ikiden çok daha fazla piyano konçertosu besteleseydi” dedirtir insana!


Alexandra Ivanoff, Ocak 2010. (Türkçe: Can Ergelmiş)

LUDWIG van BEETHOVEN (1770-1827)

One of the "Three B's" (Bach, Beethoven, and Brahms), Ludwig van Beethoven, born in Bonn, Germany, is unquestionably one of the greatest composers in Western music history. he left a legacy of nine symphonies, nine concertos, two masses, one opera, a huge number of works for soloists, small ensembles, and orchestra. Of his piano works, his 32 remarkable sonatas are important staples of every concert pianist's recital fare.

Beethoven's life in Germany and Austria was characterized by poverty, struggle, bad health, family troubles, and failed romances. Despite his travails, his genius was unflagging and progressively more adventurous even as his life grew more complicated. He was able to compose some of his greatest works during the worst of Napoleon's war on Vienna and 14 years of deafness before he died. Like most European composers, he was partially supported by sponsors from the Church and various royal families. While he still had his hearing, he was a popular concert soloist, playing his own music. His last performance was 1811, an attempt to play his own "Emperor" Concerto; but he was so profoundly deaf that the concert was a failure and he left the stage forever, thus ending an important source of income.

Much of his output is considered ground-breaking for its time, risk-taking, and often expresses heroism and struggle. His only opera, "Fidelio", sings of the pleasures and passions of married love - a contrast to the usual operatic subject matters of debauchery and death. The "Hammerklavier" piano sonata is an incredible sonic adventure in exploiting the limits of the newly improved pedal piano of 1818 (by then it had encompassed six octaves) and a creatively re-invented sonata form. His Ninth Symphony set Schiller's "Ode to Joy" for a chorus in the fourth movement, wherein the voices dramatically declaim the Brotherhood of Man, an Enlightenment ideal. Certainly no composer prior had embraced such an august and fervently delivered message in a symphonic format.

Andante Favori in F major (1803) 9:00
This piece was originally intended as the second of the three movements of the famous "Waldstein" Sonata. After a friend of Beethoven criticized the length of that sonata, the composer decided to extract this nine-minute Rondo and let it stand on its own. He himself played it frequently in public, thus he gave it the title "Andante favori" or "favored Andante". This eloquent and graceful composition was used in a scene in a 1995 BBC television adaptation of Jane Austen's "Pride and Prejudice" where the leading romantic characters' tender glances became more impassioned as the music modulated from one key to the next.

FRANZ LISZT (1811-1886)

Born in Hungary, Franz (Ferenc) Liszt was sent at the age of 9 to study with Carl Czerny in Vienna, where he met Beethoven and Schubert and gained success as a prodigy composer-pianist. As an adolescent he went to study in Paris, where he met Hector Berlioz, who was to become a strong influence, and whose "Symphonie Fantastique" he would later transcribe for piano. Soon after that, he met Niccolo Paganini, whose brilliant violin performances were an even greater inspiration to Liszt; he decided he would become just as much of a virtuoso. Liszt's career, which included decades of touring around Europe, was so financially successful that he became a generous philanthropist, donating money and time to help those in need. Liszt's piano music contains a vast number of transcriptions of other people's music, including whole symphonies. Many of his own compositions are programmatic, in that they describe scenes, paintings, reflect national themes, or are inspired by poetry or literature.

Ballade No. 2, S.171 (1853) 14:30
"An ominous theme in the lower register opens the work, at once setting the groundwork for that menacing dark music so typical of the composer throughout his career. It's as if some grand evil is lurking around the corner. A lovely second subject is soon heard, marked allegretto and making for a contrast that could hardly be more diametrical. Both themes are heard again before there is any development. In the middle section the music turns militaristic and brilliant. Here there are virtuosic fireworks and titanic struggles, suggesting a good-versus-evil scenario. Themes are transformed brilliantly afterward, especially near the close, as a glorious, almost operatic-sounding melody is presented; it turns out to be a variant of the grim opening idea. The piece ends softly, with echoes of the alternate theme resonating in a gentle soothing sound." (R. Cummings, AllMusic.com)

En rêve (Nocturne), S.207 (1885) 2:20
As the title suggests, this is a short dreamy piece with a lilting melody accompanied by broken chord patterns in the left-hand. As is typical of Liszt's late works, it foreshadows much of the harmonic and textural adventurousness that was to come in the 20th century.

Hungarian Rhapsody No. 10, S.244 (1847) 5:20
The tenth in a suite of 19 Hungarian Rhapsodies, this virtuoso composition in E (mi) major is based on a theme by Béni Egressy, a Hungarian composer and stage actor who wrote one of the national anthems of Hungary. Liszt frequently created several versions of the same piece, and he wrote two of this one. The more familiar version is the more elaborate, where he added glissandos (one finger sliding across many keys), variant sections that could be substituted, and additional ornamentation options. The graceful Egressy melody appears after a dramatic introduction with emphatic chords and upward runs, then is developed further with a faster variation in the bass register. The piece concludes with more glissandos in a flashy finale in the typical Lisztian showpiece manner.

FRÉDÉRIC CHOPIN (1810-1849)

One of classical music's most formidable composers for the piano, and specifically of Romantic piano works, Frédéric Chopin was born near Warsaw. He was a child prodigy who left Poland at the age of twenty, narrowly escaping the November Uprising of 1830, and made his way to Paris, where he composed, taught, and established a reputation as a virtuoso pianist. Chopin's compositions were primarily for solo piano. Though they are technically demanding, the emphasis in his style is on nuance and expressive depth. Chopin invented musical forms such as the instrumental ballade and was responsible for major innovations in the piano sonata, waltz, nocturne, etude, impromptu, prelude, mazurka, and polonaise—these last two reflected his intense Polish nationalism.

Piano Concerto No. 2 in F minor (1830) 31:30
1. Maestoso
2. Larghetto
3. Allegro vivace
Written when he was still a student at the age of 20, this concerto (which was actually written before his first piano concerto) clearly shows how brilliant the young Chopin was as a pianist and composer of piano works. He was influenced by previous prominent concerto writers: the opening Maestoso movement of the F minor is modeled on the concertos of Mozart's pupil, Johann Nepomuk Hummel, who wrote a definitive treatise on pianism; and the central Larghetto is based almost literally on the Piano Concerto in G minor composed in 1820 by Ignaz Moscheles, a piano professor at the Academy of Music in London and at the Leipzig Conservatory. The closing Allegro vivace is the most original movement of the three, at first a Mazurka-like section, then a stylized Polish folk song with the violins playing col legno (on the wood - the bow used upside down) to charming effect. The dazzling piano part is so compelling and energizing that it makes us wish he had composed many more than only two concertos!

Alexandra Ivanoff, January 2010

ANA SAYFA


İ S T A N B U L   Istanbul Recitals    RESİTALLERİ
M&K