İstanbul Resitalleri  
 

 



 

Program Notları
Resital No:15, Sezon: 2, 2008-2009/5
FREDRIK ULLEN
18 Şubat 2009, MKM Mustafa Kemal Merkezi, İstanbul

FRANZ LISZT (1811-1886)

Romantik dönem müziğinin en önemli temsilcilerinden biri olan Franz Liszt, aynı zamanda döneminin en büyük piyano virtüözüydü. Piyano için Si minör Sonat, 19 Macar Rapsodisi, "Hac Yılları" ve solo piyano için yazdığı birçok eser ile günümüz modern piyano tekniğinin kalıplarını ve biçimini belirleyen besteci olmuştur. Ayrıca orkestra için yazdığı on üç adet senfonik şiir ile bu müzik türünün ilk önemli örneklerini vermiş, konulu müzik kavramına büyük bir yenilik getirmiştir. Son döneminde yazdığı eserlerde ise tonalitenin dışına çıkma cesaretini göstererek, kendisinden sonra yaşam belirtisi gösterecek olan 20. yüzyıl Modern müziğinin kapılarını aralayan müzikal bir devrimci olmuştur.
Efsane I: Assisi'li Aziz François kuşlara vaaz veriyor
Solo piyano için yazdığı "İki Efsane" başlıklı dinsel konulu bu eseri Franz Liszt'in 1860 yılında tamamlamıştır. Konulu müzik, edebiyat, resim, tarihi bir olay ya da din gibi bir konunun müzikle tasvir edilmesi anlamına gelir. Bu müzik türüne önemli bir örnek olan bu eserin ilk bölümünde Liszt, Katolik mezhebinin önemli figürlerinden biri olan Assisi'li Aziz Francesco'nun gerçekleştirdiği bir mucizeyi anlatır. Aziz Francesco'nun kuşlara vaaz verişini anlatan müzikte, kuş seslerini tasvir edecek biçimde piyanonun en üst ses bölgesinin yoğunlukla kullanılmış olması en dikkat çekici özelliktir.
Unstern! Sinistre, disastro
Liszt, yaşamının son yıllarında başına gelen birçok üzücü olay ve sevdiği dostlarını (özellikle Wagner'i) kaybetmesinin verdiği hisle içine kapanık, karamsar bir ruh haline kapılmıştır. Bu ruhsal değişim, müziğine de yansımış, ilk dönem eserlerinde var olan dışavurumcu romantizm, enerjik ve hayat dolu anlar, yerini içe dönük, soyut, derin bir boyuta bırakmıştır. Yazdığı son eserlerden biri olan "Unstern! Sinistre, disastro" (Karanlık! Şanssızlık, felaket), bestecinin ölüme yaklaştığına dair içinde beliren bilinci ve endişeyi yansıtır. Eser, bir dizi oktav ile dinleyeni korkutan bir başlangıç sergiledikten sonra, bir ses yoğunlaşması bunu takip eder, müzik gitgide şiddetlenir, doruğa ulaşır, bir dizi sert akorların ardından ise ani bir sessizlik olur. Ardından, eserin bitiriş kesitine geçilir ve burada ise ölümden sonraki sakinlik, dingin bir hava hâkim olur. Fakat eser, karara bağlanmadan, karanlığa gömülüp sona erer.
Consolation No. 4 (Avunma)
Liszt, solo piyano için sayısız denilebilecek kadar çok eser yazmış üretken bir bestecidir. 1850 yılında tamamladığı "Consolation" (Avunma) başlıklı altı adet parça, bestecinin en sevilen ve en ünlü eserlerinden biri olmuştur. Liszt'in sevdiği bir şair olan Joseph Delorme'nin aynı adlı şiirlerinden yola çıkarak yazdığı bu eserlerde, müzikte yaratılabilecek zarafetin, inceliğin doruğuna çıkmıştır. Şairane ve romantik bir havanın hâkim olduğu bu eser, yazıldığı Romantik dönemin ruh halini yansıtan tipik bir örnektir.
Efsane II:
Paola'lı Aziz Francesco dalgalar üzerinde yürüyor Liszt'in solo piyano için yazdığı ve konulu müzik türünün önemli örneklerinden biri olan "İki Efsane" başlıklı eserin ikinci bölümü yine dinî bir olayı anlatır. Bu bölümde anlatılan mucize, Paola kentinde doğmuş olan Aziz Francesco'nun dalgalar üzerinde yürümesidir. Mucize şöyle gerçekleşmiştir: Aziz Francesco, Sicilya'da Messina halkına ulaşması ve dini yayması için kayıkla gitmesi gerekmektedir. Ancak verebileceği parası olmadığı için, kayıkçı onu götürmeyi kabul etmez. Bunun üstüne Aziz, pelerinini suyun üzerine fırlatır ve o pelerinin üzerinden başlayarak tüm denizi, dalgaların üzerinde yürüyerek aşar. Franz Liszt, dalgaların kükremesini ve Aziz Francesco'nun zafer duygusuyla yürümesini kendine has bir ustalıkla müziğe aktarmıştır.

OLIVIER MESSIAEN (1908-1992)

20. yüzyıl Modern müzik çağının Fransa'daki en büyük temsilcisi olarak gösterilen Olivier Messiaen, oldukça üretken bir besteci olmasının yanı sıra, yenilikçi ve sıra dışı bir karaktere sahip bir figürdür. Müziğinde Uzakdoğu gizemliliğine rastlanabilineceği gibi, koyu Katolik karakterini yansıtmış, dindar kişiliğini kendine has mistik bir dille yansıtmıştır. Neredeyse her tür çalgı grubu ve müzik türlerini değerlendirmiş olan Messiaen'in orkestra ve solo piyano için yazdığı eserler ayrı bir önem taşımaktadır. Besteci doğaya ve kuş seslerine ise anılmaya değer derecede özel bir ilgi beslemiş, kuş seslerini müzik yoluyla tasvir ederek kendine has bir renk yelpazesi ortaya koymuştur.
Cantéyodjayâ
Messiaen, solo piyano için yazdığı bu eseri 1948 yılında, yeni sona ermiş olan İkinci Dünya Savaşı'nın etkileri henüz sürmekteyken tamamlamıştır. Eser, bestecinin Hint ve Uzakdoğu'daki müzik dünyasına duyduğu sevginin önemli bir kanıtıdır. Messiaen, Hindu ritimlerine büyük bir ilgi duymuş, yazdığı taslaklarına elde edebildiği bilgi sonucu 120 adet ritim türü kaydetmiştir. Cantéyodjayâ başlığı ise bestecinin ilgilendiği bir diğer konu olan Karnatik müzik teorisinden alınmıştır. Eser, tek bir nefeste akıp gider ve piyano solo için teknik bakımdan uç noktada denilebilir bir zorluk içerir.
Le rouge-gorge (Robin kuşu)
Messiaen, 1985 yılında solo piyano için "Küçük Taslaklar" başlıklı bir dizi kısa süreli parçalar serisi yazmıştır. Her biri yaklaşık iki-üç dakika süren bu parçalarda besteci, kuşlara karşı var olan özel tutkusunu başarıyla yansıtmıştır. Seriyi oluşturan altı parçanın birinci, üçüncü ve beşinci bölümleri aynıdır ve daha çok İngiltere ile Batı Avrupa'da yaşamını sürdüren "Robin" kuşunun seslerini tasvir etmektedir.

ALEXANDER SCRIABIN (1872-1915)

Müzikte Geç-Romantik dönemin Rusya'daki önemli temsilcilerinden biri olan Scriabin, gerek müziğinde getirdiği yenilikleri, gerek kişiliği ve hayat felsefesi ile müzik tarihine geçmiş sıra dışı bir bestecidir. Aynı zamanda döneminin çok iyi bir piyanisti olan ve çoğunlukla yalnızca orkestra ile solo piyano için eserler yazmış olan Scriabin, aynı zamanda bir düşünür olarak gösterilir. Nietzsche'nin felsefede bıraktığı noktadan devam eden ve kendine has mistisizmini müziğine büyük bir ustalıkla yansıtan Scriabin, 43 yıllık ömrüne her biri ayrı bir değer taşıyan 74 adet eser sığdırmıştır.
Piyano Sonatı, No. 3 Op. 23 Fa diyez minör "Ruh halleri"
1. Drammatico
2. Allegretto
3. Andante - attaca:
4. Presto con fuoco
Scriabin, solo piyano için toplam 10 adet sonat yazmıştır. Bu sonatların arasından üç numaralı olanı, günümüzde piyanistlerin de favori sonatlarından biri olmuştur. "Ruh halleri" başlığını taşıyan sonat, adından da anlaşılacağı gibi değişkenlik gösteren atmosferi ve geniş renk yelpazesi ile dinleyeni etkileyen bir güce sahiptir. İlk bölüm hastalıklı bir ruh hali ile başlar. İlk tema güçsüz bir biçimde kendi acısını duyurmaya çalışan bir insanın sesi gibi duyulmasının ardından, daha umut dolu ve dinginliğe erişmiş bir ikinci tema duyulur. Fakat gelişim kesitine ulaşıldığında ruhsal gelgitler etrafa hâkim olur. Ardından birinci tema bu sefer başta duyulduğu gibi hastalıklı değil, daha kararlı ve güçlü bir ifadeyle tekrarlanır. İkinci bölüm ise birinci bölümün ciddi ve ağır havasına karşıtlık oluşturacak şekilde uçarı, rahat ve hayat dolu bir havadadır. Üçüncü bölüm, dinleyene Chopin'in Nocturne'lerini hatırlatan bir huzur verir. Hiç doruk noktasının olmadığı ve sakinliğin bozulmadığı bu bölüm, kesintiye uğramadan yerini dördüncü bölümün fırtınalı atmosferine bırakır. Sonatın gelgitlerle dolu anlarının doruğa ulaştığı bu bölüm, sinirli ve kestirip atarcasına çok hızlı tempoda ve aniden sona erer.
Etüdler, Op. 8 No. 2, 3, 4, 10, 11, 12
Scriabin, solo piyano için çok sayıda etüd bestelemiştir. Piyano için egzersiz anlamına gelen etüd, Chopin'in bu türde verdiği örneklerden itibaren egzersiz olma özelliğini kaybetmemekle beraber, anlamı ve karakteristik bağımsız parçalar haline gelmiştir. Chopin'den sonra ise bu müzik türünün önemli örneklerini veren bir başka besteci Scriabin olmuştur. Scriabin'in etüdleri, kendine has uçarı romantizmine ve sahip olduğu üstün piyano tekniğini yazısına sahip, günümüzde birçok piyanistin repertuarlarına severek eklediği eserlerdir. Bestecinin yazdığı birçok etüd serisi arasında en ünlüsü ise Op. 8, 12 adet Etüd'dür. Bunlardan iki numaralı fa diyez minör Etüd, huzursuzluğun hâkim olduğu ve ani iniş-çıkışların yer aldığı bir müziktir. Üç numaralı Si minör Etüd ise daha hızlı tempolu ve notada yazdığı gibi "Tempestoso", yani fırtınalı bir atmosferi öngörür. Dört numaralı Si majör Etüd ise bir önceki etüdün fırtınasının dindiği, polifonik yoğunluğun hissedildiği bir müziğe sahiptir. Huzurlu fakat dalgalanmaları anımsatan bir etki içerisinde akıp giden etüd, başladığı gibi sakin biçimde sona erer. On numaralı Re bemol majör Etüd ise piyaniste üçlü aralıkları çalıştırma amaçlıdır ve oldukça enerjik bir havadadır. Çok hızlı tempoda bir dans müziği gibi duyulan bu etüdün ardından, on bir numaralı Si bemol minör Etüd'e geçtiğimizde ise, umutsuz ve karamsar bir ruh haliyle karşılaşırız. Mırıldanır gibi belli belirsiz duyulan tema, yer yer kendini takıntılı bir fikir gibi duyurur ve karanlığa gömülüp sona erer. Fakat çok geçmeden bestecinin en ünlü eserlerinden biri olan, on iki numaralı Re diyez minör Etüd'üne geçildiğinde ise artık içte tutulan ve yansıtılamayan isyanın dışa vurulduğunu görürüz. Etüd, oldukça trajik bir havada başlar ve dramatik bir doruğa ulaştıktan sonra tüm hiddetiyle sona erer.

Can Okan, Ocak 2009


.
 
   

İ S T A N B U L Istanbul Recitals    RESİTALLERİ
 
MK