FRANZ LISZT (1811-1886)
Romantik dönem müziğinin
en önemli temsilcilerinden biri olan Franz Liszt,
aynı zamanda döneminin en büyük piyano virtüözüydü.
Piyano için Si minör Sonat, 19 Macar Rapsodisi,
"Hac Yılları" ve solo piyano için yazdığı birçok
eser ile günümüz modern piyano tekniğinin kalıplarını
ve biçimini belirleyen besteci olmuştur. Ayrıca
orkestra için yazdığı on üç adet senfonik şiir
ile bu müzik türünün ilk önemli örneklerini vermiş,
konulu müzik kavramına büyük bir yenilik getirmiştir.
Son döneminde yazdığı eserlerde ise tonalitenin
dışına çıkma cesaretini göstererek, kendisinden
sonra yaşam belirtisi gösterecek olan 20. yüzyıl
Modern müziğinin kapılarını aralayan müzikal bir
devrimci olmuştur.
Efsane I: Assisi'li Aziz François
kuşlara vaaz veriyor
Solo piyano için yazdığı
"İki Efsane" başlıklı dinsel konulu bu eseri Franz
Liszt'in 1860 yılında tamamlamıştır. Konulu müzik,
edebiyat, resim, tarihi bir olay ya da din gibi
bir konunun müzikle tasvir edilmesi anlamına gelir.
Bu müzik türüne önemli bir örnek olan bu eserin
ilk bölümünde Liszt, Katolik mezhebinin önemli
figürlerinden biri olan Assisi'li Aziz Francesco'nun
gerçekleştirdiği bir mucizeyi anlatır. Aziz Francesco'nun
kuşlara vaaz verişini anlatan müzikte, kuş seslerini
tasvir edecek biçimde piyanonun en üst ses bölgesinin
yoğunlukla kullanılmış olması en dikkat çekici
özelliktir.
Unstern! Sinistre, disastro
Liszt, yaşamının son yıllarında başına gelen birçok
üzücü olay ve sevdiği dostlarını (özellikle Wagner'i)
kaybetmesinin verdiği hisle içine kapanık, karamsar
bir ruh haline kapılmıştır. Bu ruhsal değişim,
müziğine de yansımış, ilk dönem eserlerinde var
olan dışavurumcu romantizm, enerjik ve hayat dolu
anlar, yerini içe dönük, soyut, derin bir boyuta
bırakmıştır. Yazdığı son eserlerden biri olan "Unstern! Sinistre, disastro" (Karanlık!
Şanssızlık, felaket), bestecinin ölüme yaklaştığına
dair içinde beliren bilinci ve endişeyi yansıtır.
Eser, bir dizi oktav ile dinleyeni korkutan bir başlangıç sergiledikten sonra,
bir ses yoğunlaşması bunu takip eder, müzik gitgide şiddetlenir, doruğa ulaşır,
bir dizi sert akorların ardından ise ani bir sessizlik olur. Ardından, eserin
bitiriş kesitine geçilir ve burada ise ölümden sonraki sakinlik, dingin bir
hava hâkim olur. Fakat eser, karara bağlanmadan, karanlığa gömülüp sona erer.
Consolation No. 4 (Avunma)
Liszt, solo piyano için sayısız denilebilecek kadar çok eser yazmış üretken
bir bestecidir. 1850 yılında tamamladığı "Consolation" (Avunma) başlıklı
altı adet parça, bestecinin en sevilen ve en ünlü eserlerinden biri olmuştur.
Liszt'in sevdiği bir şair olan Joseph Delorme'nin aynı adlı şiirlerinden yola
çıkarak yazdığı bu eserlerde, müzikte yaratılabilecek zarafetin, inceliğin
doruğuna çıkmıştır. Şairane ve romantik bir havanın hâkim olduğu bu eser, yazıldığı
Romantik dönemin ruh halini yansıtan tipik bir örnektir.
Efsane II:
Paola'lı Aziz Francesco dalgalar üzerinde yürüyor
Liszt'in solo piyano için yazdığı ve konulu müzik
türünün önemli örneklerinden biri olan "İki Efsane"
başlıklı eserin ikinci bölümü yine dinî bir olayı
anlatır. Bu bölümde anlatılan mucize, Paola kentinde
doğmuş olan Aziz Francesco'nun dalgalar üzerinde
yürümesidir. Mucize şöyle gerçekleşmiştir: Aziz
Francesco, Sicilya'da Messina halkına ulaşması
ve dini yayması için kayıkla gitmesi gerekmektedir.
Ancak verebileceği parası olmadığı için, kayıkçı
onu götürmeyi kabul etmez. Bunun üstüne Aziz, pelerinini
suyun üzerine fırlatır ve o pelerinin üzerinden
başlayarak tüm denizi, dalgaların üzerinde yürüyerek
aşar. Franz Liszt, dalgaların kükremesini ve Aziz
Francesco'nun zafer duygusuyla yürümesini kendine
has bir ustalıkla müziğe aktarmıştır.
OLIVIER MESSIAEN (1908-1992)
20. yüzyıl
Modern müzik çağının Fransa'daki en büyük temsilcisi
olarak gösterilen Olivier Messiaen, oldukça üretken
bir besteci olmasının yanı sıra, yenilikçi ve sıra
dışı bir karaktere sahip bir figürdür. Müziğinde
Uzakdoğu gizemliliğine rastlanabilineceği gibi,
koyu Katolik karakterini yansıtmış, dindar kişiliğini
kendine has mistik bir dille yansıtmıştır. Neredeyse
her tür çalgı grubu ve müzik türlerini değerlendirmiş
olan Messiaen'in orkestra ve solo piyano için yazdığı
eserler ayrı bir önem taşımaktadır. Besteci doğaya
ve kuş seslerine ise anılmaya değer derecede özel
bir ilgi beslemiş, kuş seslerini müzik yoluyla
tasvir ederek kendine has bir renk yelpazesi ortaya
koymuştur.
Cantéyodjayâ
Messiaen, solo piyano için
yazdığı bu eseri 1948 yılında, yeni sona ermiş
olan İkinci Dünya Savaşı'nın etkileri henüz sürmekteyken
tamamlamıştır. Eser, bestecinin Hint ve Uzakdoğu'daki
müzik dünyasına duyduğu sevginin önemli bir kanıtıdır.
Messiaen, Hindu ritimlerine büyük bir ilgi duymuş,
yazdığı taslaklarına elde edebildiği bilgi sonucu
120 adet ritim türü kaydetmiştir. Cantéyodjayâ
başlığı ise bestecinin ilgilendiği bir diğer konu
olan Karnatik müzik teorisinden alınmıştır. Eser,
tek bir nefeste akıp gider ve piyano solo için
teknik bakımdan uç noktada denilebilir bir zorluk
içerir.
Le rouge-gorge (Robin
kuşu)
Messiaen, 1985 yılında solo piyano için "Küçük
Taslaklar" başlıklı bir dizi kısa süreli parçalar
serisi yazmıştır. Her biri yaklaşık iki-üç dakika
süren bu parçalarda besteci, kuşlara karşı var
olan özel tutkusunu başarıyla yansıtmıştır. Seriyi
oluşturan altı parçanın birinci, üçüncü ve beşinci
bölümleri aynıdır ve daha çok İngiltere ile Batı
Avrupa'da yaşamını
sürdüren "Robin" kuşunun seslerini tasvir etmektedir.
ALEXANDER
SCRIABIN (1872-1915)
Müzikte Geç-Romantik dönemin
Rusya'daki önemli temsilcilerinden biri olan Scriabin,
gerek müziğinde getirdiği yenilikleri, gerek kişiliği
ve hayat felsefesi ile müzik tarihine geçmiş sıra
dışı bir bestecidir. Aynı zamanda döneminin çok
iyi bir piyanisti olan ve çoğunlukla yalnızca orkestra
ile solo piyano için eserler yazmış olan Scriabin,
aynı zamanda bir düşünür olarak gösterilir. Nietzsche'nin
felsefede bıraktığı noktadan devam eden ve kendine
has mistisizmini müziğine büyük bir ustalıkla yansıtan
Scriabin, 43 yıllık ömrüne her biri ayrı bir değer
taşıyan 74 adet eser sığdırmıştır.
Piyano Sonatı,
No. 3 Op. 23 Fa diyez minör "Ruh halleri"
1.
Drammatico
2. Allegretto
3. Andante - attaca:
4. Presto con fuoco
Scriabin, solo piyano için toplam
10 adet sonat yazmıştır. Bu sonatların arasından
üç numaralı olanı, günümüzde piyanistlerin de favori
sonatlarından biri olmuştur. "Ruh halleri" başlığını
taşıyan sonat, adından da anlaşılacağı gibi değişkenlik
gösteren atmosferi ve geniş renk yelpazesi ile
dinleyeni etkileyen bir güce sahiptir. İlk bölüm
hastalıklı bir ruh hali ile başlar. İlk tema güçsüz
bir biçimde kendi acısını duyurmaya çalışan bir
insanın sesi gibi duyulmasının ardından, daha umut
dolu ve dinginliğe erişmiş bir ikinci tema duyulur.
Fakat gelişim kesitine ulaşıldığında ruhsal gelgitler
etrafa hâkim olur. Ardından birinci tema bu sefer
başta duyulduğu gibi hastalıklı değil, daha kararlı
ve güçlü bir ifadeyle tekrarlanır. İkinci bölüm
ise birinci bölümün ciddi ve ağır havasına karşıtlık
oluşturacak şekilde uçarı, rahat ve hayat dolu
bir havadadır. Üçüncü bölüm, dinleyene Chopin'in
Nocturne'lerini hatırlatan bir huzur verir. Hiç
doruk noktasının olmadığı ve sakinliğin bozulmadığı
bu bölüm, kesintiye uğramadan yerini dördüncü bölümün
fırtınalı atmosferine bırakır. Sonatın gelgitlerle
dolu anlarının doruğa ulaştığı bu bölüm, sinirli
ve kestirip atarcasına çok hızlı tempoda ve aniden
sona erer.
Etüdler, Op. 8 No. 2, 3,
4, 10, 11, 12
Scriabin, solo piyano için çok sayıda etüd bestelemiştir.
Piyano için egzersiz anlamına gelen etüd, Chopin'in
bu türde verdiği örneklerden itibaren egzersiz
olma özelliğini kaybetmemekle beraber, anlamı ve
karakteristik bağımsız parçalar haline gelmiştir.
Chopin'den sonra ise bu müzik türünün önemli örneklerini
veren bir başka besteci Scriabin olmuştur. Scriabin'in
etüdleri, kendine has uçarı romantizmine ve sahip
olduğu üstün piyano tekniğini yazısına sahip, günümüzde
birçok piyanistin repertuarlarına severek eklediği
eserlerdir. Bestecinin yazdığı birçok etüd serisi
arasında en ünlüsü ise Op. 8, 12 adet Etüd'dür.
Bunlardan iki numaralı fa diyez minör
Etüd, huzursuzluğun hâkim olduğu ve ani iniş-çıkışların
yer aldığı bir müziktir. Üç numaralı Si minör Etüd
ise daha hızlı tempolu ve notada yazdığı gibi "Tempestoso",
yani fırtınalı bir atmosferi öngörür. Dört numaralı
Si majör Etüd ise bir önceki etüdün fırtınasının
dindiği, polifonik yoğunluğun hissedildiği bir
müziğe sahiptir. Huzurlu fakat dalgalanmaları anımsatan
bir etki içerisinde akıp giden etüd, başladığı
gibi sakin biçimde sona erer. On numaralı Re bemol
majör Etüd ise piyaniste üçlü aralıkları çalıştırma
amaçlıdır ve oldukça enerjik bir havadadır. Çok
hızlı tempoda bir dans müziği gibi duyulan bu etüdün
ardından, on bir numaralı Si bemol minör Etüd'e
geçtiğimizde ise, umutsuz ve karamsar bir ruh haliyle
karşılaşırız. Mırıldanır gibi belli belirsiz duyulan
tema, yer yer kendini takıntılı bir fikir gibi
duyurur ve karanlığa gömülüp sona erer. Fakat çok
geçmeden bestecinin en ünlü eserlerinden biri olan,
on iki numaralı Re diyez minör Etüd'üne geçildiğinde
ise artık içte tutulan ve yansıtılamayan isyanın
dışa vurulduğunu görürüz. Etüd, oldukça trajik
bir havada başlar ve dramatik bir doruğa ulaştıktan
sonra tüm hiddetiyle sona erer.
Can Okan, Ocak 2009
|