İstanbul Resitalleri  
 

 



 

Program Notları
Resital No:11, Sezon: 2, 2008-2009/1
STEPHEN HOUGH
7 Ekim 2008, MKM Mustafa Kemal Merkezi, İstanbul

JOHANN SEBASTIAN BACH (1685-1750)
Tüm dünyada müzik tarihinin temel taşı olarak kabul görmüş olan büyük Alman besteci Johann Sebastian Bach, yaşadığı Barok Dönem'in müzikteki doruğunu oluşturmuştur. Kendi döneminde yaşamış ve kendinden sonra yaşayacak bütün büyük besteciler Bach'tan etkilenmiş ve onlara ilham kaynağı olmuştur. Yazdığı bin küsür eserinde kusursuz armoni ve kontrpuanda (polifonik yazı biçimlerinde) kusursuzluğu yakalamış, Füg, Kantat, Passion, konçerto, süit gibi müzik türlerinin ustalıklı örneklerini vermiştir. Bunların arasında 300 küsür kantat, İsa'nın son dört gününü anlatan dramatik "Aziz Matta'ya göre Çile", 6 Brandenburg Konçertosu, Viyolonsel için 6 Süit, Keman için 3 Sonat ve 3 Partita, klavyeli çalgılar için İngiliz, Fransız Süitleri, Partita'lar, "İyi Düzenlenmiş Klavye" başlıklı dev yapıtı, yazdığı son eseri "Füg Sanatı" örnek olarak gösterilebilir.
Toccata ve Füg, Re minör (BACH / CORTOT / HOUGH)
Bach, zamanının büyük org virtüözü olarak, org için çok sayıda eser yazmıştır. Bunların arasında belki de en ünlüsü, B.W.V. sayısı 565, Re minör Toccata ve Füg'dür. Bu eser, bestecinin yaratıcılığının orta dönemine denk gelir. Weimar kentine taşınmadan önce 1706 ya da 1707 yılında Arnstadt'da yazıldığı tahmin ediliyor. Toccata, bir tür doğaçlamadır. Barok dönem müzisyenlerinin sevdiği bu müzik biçimi, tamamen doğaçtan yaratılan virtüözce bir açılış müziği olarak adlandırılabilir. Bu görkemli açılıştan sonra Füg başlar, devinim hiç durmaz, ana melodi her tarafta ve her an duyulur, ardından ihtişamlı bir bitirişe uzanır ve eser son bulur.
Org için yazılmış bu başyapıt, tarih boyunca çeşitli enstrümanlar için, hatta orkestranın çalabileceği şekilde uyarlamalar yapılmıştır. Bu konser programında dinleyeceğimiz uyarlamayı ise, 20. yüzyılın büyük Fransız piyanisti Alfred Cortot ve Stephen Hough'un çeşitli eklemelerini uyguladığı hali ile dinleyeceğiz. Bu uyarlamada, orijinal org için yazılmış şeklinde yansıtılan virtüözce yoğunluğu olduğu gibi piyanoya aktarılmıştır. (Süre: 10 dk.)

GABRIEL FAURÉ (1845-1924)
Fauré, 19. yüzyılı 20. yüzyıla bağlayan dönemde yaşamış Fransız besteciler arasında oldukça özel bir yere sahiptir. 20. yüzyıl müziğinin başlıca önemli olaylarından Empresyonizm (İzlenimcilik) akımının ilham kaynağı olmuş, başlangıcını oluşturmuştur. Bu bakımdan, kendinden sonra yetişecek olan Debussy ve Ravel'i etkilediği yadsınamaz. Müziğinin belki de en çarpıcı özelliği, armonisidir. Kendine özgü armonisi ve renk paleti ile müzik tarihindeki tartışılmaz önemini korumaktadır. Ünlü Pavane, babasının ölümü üzerine yazdığı Requiem, keman ve piyano için Sonat, solo piyano için Nocturne, Barcarolle ve Prelüd'ler, yazdığı eserler arasındadır. Müziğinin genel ruh hali, Empresyonizm'in öngördüğü gibi durağan, sakin, dramatik iniş-çıkışlar fazla içermeyen bir stildedir. Fauré'ye özgü melankolik hava, onun en belirgin müzikal özelliklerindendir.
Nocturne, No. 6 Op. 63, Re bemol majör
Nocturne, gece müziği anlamına gelmektedir. Romantik dönemde ortaya çıkmış ve bu dönem müziğinin en sevilen türlerinden biri olmuştur. Kuşkusuz, bu türün en güzel örnekleri Chopin tarafından verilmekle beraber, Fransız besteci Gabriel Fauré de, önemi ve güzelliği Chopin'in nocturne'lerinden aşağı kalmayacak örnekler vermiştir. Toplam 13 tane Nocturne bestelemiş olan Fauré'nin yazdığı 6 numaralı Nocturne, 1894 yılının yazında, bestecinin eşinin Bas-Prunay'daki evinde tamamlanmıştır. Son altı yıl boyunca piyano için eser yazmamış olan besteci, bu Nocturne ile piyano yazısına geri dönüşünü yapar ve eser, büyük Fransız piyanist Alfred Cortot tarafından başyapıt olarak nitelendirilmiştir. Eser, Adagio (yavaş) bir tempoyla durgun ve sakin başlar, çok geçmeden eserin ruh hali Do diyez minör ve biraz daha yürük tempolu bir kesitle değişir. Romantik dönemin genel duygulu ruh halini tam anlamıyla hissedebildiğimiz bu kesit, eserin sonunda yerini baştaki melodiye bırakır. (Süre: 9 dk.)
Impromptu, No. 5, Op. 102, Fa diyez minör
Impromptu, doğaçlama anlamına gelir. Romantik dönem piyano müziğinin gözde müzik biçimlerinden biri olan Impromptu, bestecinin piyano başına oturduğunda doğaçtan yarattığı anlık melodiler, armoniler üzerine kuruludur. Bu türün ilk örneklerini Chopin vermiş, aynı değer ve dönemde başka örnekleri ise Gabriel Fauré müzik dünyasına kazandırmıştır. Yazdığı toplam 6 Impromptu arasında 5 numaralı Impromptu, 1910 yılında tamamlanmıştır. Oldukça akıcı, tam anlamıyla piyanistin o an doğaçlama yaptığı izlenimini veren eser, yalnızca iki dakika sürer ve bir büyü gibi geçip gider. (Süre: 2 dk.)
Barcarolle, No. 5 Op. 66, Fa diyez minör
Barcarolle, Venedik kentinin ünlü simgesi gondolda söylenen bir tür İtalyan halk şarkısıdır. Romantik dönem piyano müziğinde önem kazanan bir müzik türü olarak ilk örneği Chopin vermiş, ardından toplam 13 tane örneği ise Gabriel Fauré vermiştir. Bestecinin yazdığı 5 numaralı Barcarolle ise 1894 yılında tamamlanmıştır. Eser, bestecinin yakın dostu Vincent d'Indy'nin eşine ithaf edilmiştir. Karakteristik armoni ve renk geçişleri, Fauré'nin müziğinin tipik özellikleri olarak bu eserde de belirginleşir. (Süre: 6 dk.)

CÉSAR FRANCK (1822-1890)
César Franck, Fransız romantik dönem müziğinin önde gelen bestecilerinden biri ve aynı zamanda büyük bir org virtüözüdür. Günlük yaşamında son derece zarif ve mütevazı karakteri ile tanınan Franck, yaşadığı dönemde önemi ve değeri anlaşılamamış olmasıyla beraber, öldükten sonra eserlerinin ününün gitgide yayılması ile müzik tarihinde hak ettiği yeri kazanmıştır. Yazdığı eserler arasında Re minör Senfonisi, "Lanetli Avcı" başlıklı senfonik şiir, keman ve piyano için Sonat, solo piyano için Prelüd, Koral ve Füg anılmalıdır. Müziğinin belirgin özellikleri arasında, kendine özgü armoni dili, yoğun ve dramatik bir müzik dili, orkestranın ustalıklı kullanımı ve piyano, org için yazdığı eserlerde derinlikle ve virtüözce yazı üslubu kayda değer özelliklerdir.
Prelüd, Koral ve Füg
César Franck'ın yazdığı çok sayıda piyano eseri arasında belki de en ünlüsü ve günümüzde piyanistlerin çalmayı çok sevdikleri eser, kuşkusuz Prelüd, Koral ve Füg'dür. Eser 1884 yılında, bestecinin 20 yıl kadar piyano için hiç eser yazmamasının ardından, piyano yazısına dönüşünün ürünü olarak tamamlanmıştır. Eser, ilk seslendirilişini de gerçekleştiren Marie Poitevin'e ithaf edilmiştir. En belirgin özelliklerden biri de, Franck'ın ustalıkla kullandığı "döngüsel form"dur: eserin başında duyulan ana melodi, daha sonra da yer yer karakter ve kişilik değiştirerek kendini belli eder ve böylece eser melodik anlamda bir bütünlük kazanır. Bu tema, eserin başlangıcını oluşturan S minör tonda Prelüd'de duyulur. Doğaçlama stilde bir çalışı andıran ve eserin genel haşmetli ruh haline dinleyiciyi hazırlayan bu Prelüd, yerini Koral'e bırakır. Koral, bestecinin de sevdiği enstrüman olan org'un ses dünyasına oldukça yakındır. Böylece, dinleyeni adeta görkemli bir kilisede gezintiye çıkarır. Kırılarak çalınan arpejler ve üst ses bölgesinde belirgin bir biçimde duyulan notalar ise kilise çanlarını andırır. Eser, kısa bir geçiş aracılığı ile son bölüme, Füg'e bağlanır. Füg, Koral'in yoğun havasına karşılık daha net ve açıklık içindedir. Müzik gitgide yoğunlaşır, dramatik bir bitiriş kesitine ulaştığında Füg'ün teması yeniden duyulur ve bu ihtişamda eser son bulur. (Süre: 18 dk.)

AARON COPLAND (1900-1990)
20. yüzyıl Amerikan müziğinin önde gelen temsilcilerinden Aaron Copland, yaşamı boyunca yazdığı birçok film müziği, orkestra ve bale müzikleri, solo piyano için müzikleri ile Modern müziğin önemli figürlerinden biri olmuştur. Bu dönem müziğinin bir çok önemli girişimlerini değerlendirmesi, 12-ton sistemini, polifonik ve poliritmik öğeleri, orkestrasyonda yaptığı yenilikleri ile Amerikan müziğinin en saygın bestecileri arasında yerini almıştır. Yalnızca bir besteci değil, aynı zamanda bir piyanist, kendi eserlerini sıklıkla yöneten bir şef, müzik yazarı, hoca, eleştirmen olarak aktif bir yaşam sürmüştür.
Piyano için Çeşitlemeler
Copland'ın besteciliğinin ilk döneminde yazılan bu müzik, 1930 yılının Ocak ile Ekim ayları arasında bestelenmiştir. Eser, Amerikalı yazar Gerald Sykes'a ithaf edilmiştir. Eserin ilk seslendirişini de, aynı zamanda iyi bir piyanist olan besteci bizzat gerçekleştirmiştir. Eser, tema, 20 tane çeşitleme ve bir Bitiriş kesitinden oluşur. Copland, kendine özgü müzik üslubunu burada da hissettirir: kimi yerlerde caz müziği izlenimi vererek, bazen ritmik şaşırtmacalarla dolu oyunlar ile, kimi zaman Modern müziğin soyut ve belirsiz havada kalmışlığı içindedir. Teknik anlamda da zor olan bu eser, 20. yüzyıl piyano müziğinin göze çarpan bir yapıtı olmuştur. (Süre: 11 dk.)

FRYDERYK CHOPIN (1810-1849)
Piyano, Romantik dönem müziğinin en sık kullanılan, gözde enstrümanı olmuştur. Bunun başlıca nedenleri arasında, geniş ses paleti, teknik anlamda çok sayıda olanağın var olması sayılabilir. Gerçekten de bu dönemde, neredeyse tüm besteciler, duygularını ve düşüncelerini en rahat piyanoda aktarabilmiştir. 19. yüzyılda piyano müziğinin en belirgin ve anılmaya değer figürlerinden biri olan Polonyalı besteci Fryderyk Chopin ise piyanonun şarkı söyleyebilen bir şair olabilme özelliğini keşfetmiş, ortaya çıkarmış ve bunu kendi müziğiyle başarıyla özdeşleştirmiştir. Yazdığı çok sayıda solo piyano müziği, her biri ayrı güzelliğe sahip olmasıyla müzik tarihinde vazgeçilmez bir önem arz etmektedir. 51 Mazurka, 28 Prelüd, 27 Etüd, 21 Nocturne, 17 Polonez, 4 Scherzo, 4 Ballad, 3 Sonat, bestecinin kısa ömrüne rağmen yazdığı çok sayıda eser arasındadır. Bu eserler ile gerek müzikal üslup, gerek piyanonun kullanımı bakımından yaşadığı dönemde ve kendinden sonra var olacak birçok besteciye ilham kaynağı olmuştur.
Nocturne, No. 17, Op. 62 No. 1, Si majör
Chopin, Nocturne (gece müziği) türünün kuşkusuz en şiirsel örneklerini müzik tarihine kazandıran bestecidir. Yazdığı 21 Nocturne'de birbirinden ayrı güzellik, şairane atmosfer yakalamıştır. Bunlardan 17 numaralı Si majör Nocturne, 1846 yılında yaılmış ve aynı yıl basılmıştır. Eser, bestecinin öğrencilerinden Matmazel Könneritz'e ithaf edilmiştir. (Süre: 7 dk.)
Piyano Sonatı, No. 3 Op. 58, Si minör
Chopin'in yazdığı üç piyano sonatından sonuncusu olan Si minör Op. 58 Sonat, 1844 yılında tamamlanmıştır. İlginçtir ki, bu yılda yazdığı tek eser de bu sonat olmuştur. Sonat, Kontes Emilie de Perthuis'e ithaf edilmiştir. Eser, Chopin'in yoğun romantizmi ile örülüdür ve dramatik havası ile bestecinin huzursuz ruh halini dinleyiciye yansıtır. İlk bölüm, kararlı bir fikir ile açılır, çok geçmeden yerini Nocturne havasındaki daha şiirsel ikinci bir fikre bırakır. Gelişim kesitine varıldığında ise armonik ve kontrpuantal karmaşa hakim olur ve ikinci fikrin hatırlatılması ile bölüm sona erer. İkinci bölüm, oldukça hızlı ve uçarı bir havada Scherzo'dur. Yalnızca iki dakika süren bu bölüm, ortasındaki daha durgun ve karşıtlık yaratan bir orta kesit dışında, rüzgâr gibi geçip gider. Üçüncü bölüm de Chopin, kendine özgü romantizmini bir Nocturne atmosferi içinde dinleyene yaşatır. Duyulan melodi, Bellini'nin "bel canto" tekniği ile söylenen lirik aryalarını anımsatır. Son bölüm ise oldukça fırtınalıdır, huzursuzluk içinde başlar. Oldukça sık tonalite değişimlerinin söz konusu bu bölüm, durmayan bir devinim ile akar gider, ama sonunda Si majör tonuna ulaşılır ve bir zafer havasında eser sona erer. (Süre: 27 dk.)

Can Okan, Eylül 2008


.
 
   

İ S T A N B U L Istanbul Recitals    RESİTALLERİ
 
MK