JOHANN
SEBASTIAN BACH (1685-1750)
Tüm dünyada müzik tarihinin temel taşı olarak kabul
görmüş olan büyük Alman besteci Johann Sebastian
Bach, yaşadığı Barok Dönem'in müzikteki doruğunu
oluşturmuştur. Kendi döneminde yaşamış ve kendinden
sonra yaşayacak bütün büyük besteciler Bach'tan etkilenmiş
ve onlara ilham kaynağı olmuştur. Yazdığı bin küsür
eserinde kusursuz armoni ve kontrpuanda (polifonik
yazı biçimlerinde) kusursuzluğu yakalamış, Füg, Kantat,
Passion, konçerto, süit gibi müzik türlerinin ustalıklı
örneklerini vermiştir. Bunların arasında 300 küsür
kantat, İsa'nın son dört gününü anlatan dramatik "Aziz
Matta'ya göre Çile", 6 Brandenburg Konçertosu,
Viyolonsel için 6 Süit, Keman için 3 Sonat ve 3 Partita,
klavyeli çalgılar için İngiliz, Fransız Süitleri,
Partita'lar,
"İyi Düzenlenmiş Klavye" başlıklı dev yapıtı,
yazdığı son eseri "Füg Sanatı" örnek olarak
gösterilebilir.
Toccata ve Füg,
Re minör (BACH / CORTOT /
HOUGH)
Bach, zamanının büyük org virtüözü olarak, org
için çok sayıda eser yazmıştır. Bunların arasında
belki de en ünlüsü, B.W.V. sayısı 565, Re minör
Toccata ve Füg'dür. Bu eser, bestecinin yaratıcılığının
orta dönemine denk gelir. Weimar kentine taşınmadan
önce 1706 ya da 1707 yılında Arnstadt'da yazıldığı
tahmin ediliyor. Toccata, bir tür doğaçlamadır.
Barok dönem müzisyenlerinin sevdiği bu müzik
biçimi, tamamen doğaçtan yaratılan virtüözce
bir açılış müziği olarak adlandırılabilir. Bu
görkemli açılıştan sonra Füg başlar, devinim
hiç durmaz, ana melodi her tarafta ve her an
duyulur, ardından ihtişamlı bir bitirişe uzanır
ve eser son bulur.
Org için yazılmış bu başyapıt,
tarih boyunca çeşitli enstrümanlar için, hatta
orkestranın çalabileceği şekilde uyarlamalar yapılmıştır.
Bu konser programında dinleyeceğimiz uyarlamayı
ise, 20. yüzyılın büyük Fransız piyanisti Alfred
Cortot ve Stephen Hough'un çeşitli eklemelerini
uyguladığı hali ile dinleyeceğiz. Bu uyarlamada,
orijinal org için yazılmış şeklinde yansıtılan
virtüözce yoğunluğu olduğu gibi piyanoya aktarılmıştır.
(Süre: 10 dk.)
GABRIEL FAURÉ (1845-1924)
Fauré, 19. yüzyılı 20. yüzyıla bağlayan dönemde
yaşamış Fransız besteciler arasında oldukça özel
bir yere sahiptir. 20. yüzyıl müziğinin başlıca
önemli olaylarından Empresyonizm (İzlenimcilik)
akımının ilham kaynağı olmuş, başlangıcını oluşturmuştur.
Bu bakımdan, kendinden sonra yetişecek olan Debussy
ve Ravel'i etkilediği yadsınamaz. Müziğinin belki
de en çarpıcı özelliği, armonisidir. Kendine
özgü armonisi ve renk paleti ile müzik tarihindeki
tartışılmaz önemini korumaktadır. Ünlü Pavane,
babasının ölümü üzerine yazdığı Requiem, keman
ve piyano için Sonat, solo piyano için Nocturne,
Barcarolle ve Prelüd'ler, yazdığı eserler arasındadır.
Müziğinin genel ruh hali, Empresyonizm'in öngördüğü
gibi durağan, sakin, dramatik iniş-çıkışlar fazla
içermeyen bir stildedir. Fauré'ye özgü melankolik
hava, onun en belirgin müzikal özelliklerindendir.
Nocturne, No. 6 Op. 63, Re bemol majör
Nocturne, gece müziği anlamına gelmektedir. Romantik
dönemde ortaya çıkmış ve bu dönem müziğinin en
sevilen türlerinden biri olmuştur. Kuşkusuz,
bu türün en güzel örnekleri Chopin tarafından
verilmekle beraber, Fransız besteci Gabriel Fauré
de, önemi ve güzelliği Chopin'in nocturne'lerinden
aşağı kalmayacak örnekler vermiştir. Toplam 13
tane Nocturne bestelemiş olan Fauré'nin yazdığı
6 numaralı Nocturne, 1894 yılının yazında, bestecinin
eşinin Bas-Prunay'daki evinde tamamlanmıştır.
Son altı yıl boyunca piyano için eser yazmamış
olan besteci, bu Nocturne ile piyano yazısına
geri dönüşünü yapar ve eser, büyük Fransız piyanist
Alfred Cortot tarafından başyapıt olarak nitelendirilmiştir.
Eser, Adagio (yavaş) bir tempoyla durgun ve sakin
başlar, çok geçmeden eserin ruh hali Do diyez
minör ve biraz daha yürük tempolu bir kesitle
değişir. Romantik dönemin genel duygulu ruh halini
tam anlamıyla hissedebildiğimiz bu kesit, eserin
sonunda yerini baştaki melodiye bırakır. (Süre:
9 dk.)
Impromptu, No. 5, Op. 102, Fa diyez minör
Impromptu, doğaçlama anlamına gelir. Romantik dönem
piyano müziğinin gözde müzik biçimlerinden biri
olan Impromptu, bestecinin piyano başına oturduğunda
doğaçtan yarattığı anlık melodiler, armoniler
üzerine kuruludur. Bu türün ilk örneklerini Chopin
vermiş, aynı değer ve dönemde başka örnekleri
ise Gabriel Fauré müzik dünyasına kazandırmıştır.
Yazdığı toplam 6 Impromptu arasında 5 numaralı
Impromptu, 1910 yılında tamamlanmıştır. Oldukça
akıcı, tam anlamıyla piyanistin o an doğaçlama
yaptığı izlenimini veren eser, yalnızca iki dakika
sürer ve bir büyü gibi geçip gider. (Süre: 2
dk.)
Barcarolle, No. 5 Op. 66, Fa diyez minör
Barcarolle, Venedik kentinin ünlü simgesi gondolda
söylenen bir tür İtalyan halk şarkısıdır. Romantik
dönem piyano müziğinde önem kazanan bir müzik
türü olarak ilk örneği Chopin vermiş, ardından
toplam 13 tane örneği ise Gabriel Fauré vermiştir.
Bestecinin yazdığı 5 numaralı Barcarolle ise
1894 yılında tamamlanmıştır. Eser, bestecinin
yakın dostu Vincent d'Indy'nin eşine ithaf edilmiştir.
Karakteristik armoni ve renk geçişleri, Fauré'nin
müziğinin tipik özellikleri olarak bu eserde
de belirginleşir. (Süre: 6 dk.)
CÉSAR FRANCK (1822-1890)
César Franck, Fransız romantik dönem müziğinin
önde gelen bestecilerinden biri ve aynı zamanda
büyük bir org virtüözüdür. Günlük yaşamında son
derece zarif ve mütevazı karakteri ile tanınan
Franck, yaşadığı dönemde önemi ve değeri anlaşılamamış
olmasıyla beraber, öldükten sonra eserlerinin
ününün gitgide yayılması ile müzik tarihinde
hak ettiği yeri kazanmıştır. Yazdığı eserler
arasında Re minör Senfonisi, "Lanetli Avcı" başlıklı
senfonik şiir, keman ve piyano için Sonat, solo
piyano için Prelüd, Koral ve Füg anılmalıdır.
Müziğinin belirgin özellikleri arasında, kendine
özgü armoni dili, yoğun ve dramatik bir müzik
dili, orkestranın ustalıklı kullanımı ve piyano,
org için yazdığı eserlerde derinlikle ve virtüözce
yazı üslubu kayda değer özelliklerdir.
Prelüd, Koral ve Füg
César Franck'ın yazdığı çok sayıda piyano eseri
arasında belki de en ünlüsü ve günümüzde piyanistlerin
çalmayı çok sevdikleri eser, kuşkusuz Prelüd,
Koral ve Füg'dür. Eser 1884 yılında, bestecinin
20 yıl kadar piyano için hiç eser yazmamasının
ardından, piyano yazısına dönüşünün ürünü olarak
tamamlanmıştır. Eser, ilk seslendirilişini de
gerçekleştiren Marie Poitevin'e ithaf edilmiştir.
En belirgin özelliklerden biri de, Franck'ın
ustalıkla kullandığı "döngüsel form"dur:
eserin başında duyulan ana melodi, daha sonra
da yer yer karakter ve kişilik değiştirerek kendini
belli eder ve böylece eser melodik anlamda bir
bütünlük kazanır. Bu tema, eserin başlangıcını
oluşturan S minör tonda Prelüd'de duyulur. Doğaçlama
stilde bir çalışı andıran ve eserin genel haşmetli
ruh haline dinleyiciyi hazırlayan bu Prelüd,
yerini Koral'e bırakır. Koral, bestecinin de
sevdiği enstrüman olan org'un ses dünyasına oldukça
yakındır. Böylece, dinleyeni adeta görkemli bir
kilisede gezintiye çıkarır. Kırılarak çalınan
arpejler ve üst ses bölgesinde belirgin bir biçimde
duyulan notalar ise kilise çanlarını andırır.
Eser, kısa bir geçiş aracılığı ile son bölüme,
Füg'e bağlanır. Füg, Koral'in yoğun havasına
karşılık daha net ve açıklık içindedir. Müzik
gitgide yoğunlaşır, dramatik bir bitiriş kesitine
ulaştığında Füg'ün teması yeniden duyulur ve
bu ihtişamda eser son bulur. (Süre: 18 dk.)
AARON COPLAND (1900-1990)
20. yüzyıl Amerikan müziğinin önde gelen temsilcilerinden
Aaron Copland, yaşamı boyunca yazdığı birçok
film müziği, orkestra ve bale müzikleri, solo
piyano için müzikleri ile Modern müziğin önemli
figürlerinden biri olmuştur. Bu dönem müziğinin
bir çok önemli girişimlerini değerlendirmesi,
12-ton sistemini, polifonik ve poliritmik öğeleri,
orkestrasyonda yaptığı yenilikleri ile Amerikan
müziğinin en saygın bestecileri arasında yerini
almıştır. Yalnızca bir besteci değil, aynı zamanda
bir piyanist, kendi eserlerini sıklıkla yöneten
bir şef, müzik yazarı, hoca, eleştirmen olarak
aktif bir yaşam sürmüştür.
Piyano için Çeşitlemeler
Copland'ın besteciliğinin ilk döneminde yazılan
bu müzik, 1930 yılının Ocak ile Ekim ayları arasında
bestelenmiştir. Eser, Amerikalı yazar Gerald
Sykes'a ithaf edilmiştir. Eserin ilk seslendirişini
de, aynı zamanda iyi bir piyanist olan besteci
bizzat gerçekleştirmiştir. Eser, tema, 20 tane
çeşitleme ve bir Bitiriş kesitinden oluşur. Copland,
kendine özgü müzik üslubunu burada da hissettirir:
kimi yerlerde caz müziği izlenimi vererek, bazen
ritmik şaşırtmacalarla dolu oyunlar ile, kimi
zaman Modern müziğin soyut ve belirsiz havada
kalmışlığı içindedir. Teknik anlamda da zor olan
bu eser, 20. yüzyıl piyano müziğinin göze çarpan
bir yapıtı olmuştur. (Süre: 11 dk.)
FRYDERYK CHOPIN (1810-1849)
Piyano, Romantik dönem müziğinin en sık kullanılan,
gözde enstrümanı olmuştur. Bunun başlıca nedenleri
arasında, geniş ses paleti, teknik anlamda çok
sayıda olanağın var olması sayılabilir. Gerçekten
de bu dönemde, neredeyse tüm besteciler, duygularını
ve düşüncelerini en rahat piyanoda aktarabilmiştir.
19. yüzyılda piyano müziğinin en belirgin ve
anılmaya değer figürlerinden biri olan Polonyalı
besteci Fryderyk Chopin ise piyanonun şarkı söyleyebilen
bir şair olabilme özelliğini keşfetmiş, ortaya
çıkarmış ve bunu kendi müziğiyle başarıyla özdeşleştirmiştir.
Yazdığı çok sayıda solo piyano müziği, her biri
ayrı güzelliğe sahip olmasıyla müzik tarihinde
vazgeçilmez bir önem arz etmektedir. 51 Mazurka,
28 Prelüd, 27 Etüd, 21 Nocturne, 17 Polonez,
4 Scherzo, 4 Ballad, 3 Sonat, bestecinin kısa
ömrüne rağmen yazdığı çok sayıda eser arasındadır.
Bu eserler ile gerek müzikal üslup, gerek piyanonun
kullanımı bakımından yaşadığı dönemde ve kendinden
sonra var olacak birçok besteciye ilham kaynağı
olmuştur.
Nocturne, No. 17, Op. 62 No. 1, Si majör
Chopin, Nocturne (gece müziği) türünün kuşkusuz
en şiirsel örneklerini müzik tarihine kazandıran
bestecidir. Yazdığı 21 Nocturne'de birbirinden
ayrı güzellik, şairane atmosfer yakalamıştır.
Bunlardan 17 numaralı Si majör Nocturne, 1846
yılında yaılmış ve aynı yıl basılmıştır. Eser,
bestecinin öğrencilerinden Matmazel Könneritz'e
ithaf edilmiştir. (Süre: 7 dk.)
Piyano Sonatı, No. 3 Op. 58, Si minör
Chopin'in yazdığı üç piyano sonatından sonuncusu
olan Si minör Op. 58 Sonat, 1844 yılında tamamlanmıştır.
İlginçtir ki, bu yılda yazdığı tek eser de bu
sonat olmuştur. Sonat, Kontes Emilie de Perthuis'e
ithaf edilmiştir. Eser, Chopin'in yoğun romantizmi
ile örülüdür ve dramatik havası ile bestecinin
huzursuz ruh halini dinleyiciye yansıtır. İlk
bölüm, kararlı bir fikir ile açılır, çok geçmeden
yerini Nocturne havasındaki daha şiirsel ikinci
bir fikre bırakır. Gelişim kesitine varıldığında
ise armonik ve kontrpuantal karmaşa hakim olur
ve ikinci fikrin hatırlatılması ile bölüm sona
erer. İkinci bölüm, oldukça hızlı ve uçarı bir
havada Scherzo'dur. Yalnızca iki dakika süren
bu bölüm, ortasındaki daha durgun ve karşıtlık
yaratan bir orta kesit dışında, rüzgâr gibi geçip
gider. Üçüncü bölüm de Chopin, kendine özgü romantizmini
bir Nocturne atmosferi içinde dinleyene yaşatır.
Duyulan melodi, Bellini'nin "bel canto" tekniği
ile söylenen lirik aryalarını anımsatır. Son
bölüm ise oldukça fırtınalıdır, huzursuzluk içinde
başlar. Oldukça sık tonalite değişimlerinin söz
konusu bu bölüm, durmayan bir devinim ile akar
gider, ama sonunda Si majör tonuna ulaşılır ve
bir zafer havasında eser sona erer. (Süre: 27
dk.)
Can Okan, Eylül 2008 |