Program Notları
Resital No:41, Sezon:5, 2011-2012/3
IGOR LEVIT
15 Aralık 2011, Sakıp Sabancı Müzesi 'the Seed', İstanbul

JOHANN KASPAR KERL (1627-1693)

Alman barok besteci ve organist Kerl, hem tanrı vergisi yeteneği hem de seçkin öğretmen kimliği ile yaşadığı dönemin en önemli isimlerinden biri olmuştur. Çağdaşları tarafından oldukça saygı görmüş ve eserlerinin çoğu henüz hayatta iken basılmıştır. Viyana, Münih ve Brüksel'de çalışmış ve sıkça seyahat etmiştir. 1657'de evlendiği Anna Catharina Egermayer'den sekiz çocuğu olmuş fakat onlardan sadece biri, en genç oğulları müzikle ilgilenmiştir. Öğrencileri arasında Agostino Steffani, Franz Xaver Murschhauser ve Johann Pachelbel gibi isimler yer almıştır. Handel ve Bach da çalışmalarında Kerl'den ilham almış; Handel, Kerl'in bestelerindeki tema ve parçaları sıklıkla kullanmıştır. Kerl, çok iyi bilinen ve güçlü bir besteci olmasına rağmen çalışmalarının çoğu kaybolmuştur. Kaybolanlar arasında oldukça önemli vokal müzikleri ve iyi bilinen 11 operası vardır. Bugün neredeyse unutulmuş diyebileceğimiz Kerl'in eserleri ender konser ve kayıtlarda karşımıza çıkmaktadır.

'Passacaglia' Re minör, Bux WV 161
Passacaglia, orijini erken 17.yy İspanya'sına dayanan müzikal bir formdur. İspanyolca "pasar"(yürümek) ve "calle"(cadde) kelimelerinin bileşiminden türetilmiştir. BuxWV 161katalog numarası ile kayda alınmış, Re minör tondaki Passacaglia, Dieterich Buxtehude(1639-1707) tarafından org için yazılmıştır. Bestecinin oldukça iyi bilinen en önemli çalışmalarından biridir. Bach'ın (BWV 582) "Do minör tondaki Passacaglia ve Füg" üne de ilham verdiği düşünülmektedir. Barok dönem eseridir.

LUDWIG van BEETHOVEN (1770-1827)

Klasik Batı Müziği’nin “Üç B”sinden (Bach, Beethoven ve Brahms) biri olan Ludwig van Beethoven, kuşku ve tartışmasız bir şekilde batı müziği tarihinin en büyük bestecilerinden biridir. Almanya’nın Bonn kentinde doğan besteci, dokuz senfoni, dokuz konçerto, iki mass, bir operanın yanı sıra, solistler, küçük topluluklar ve orkestralar için sayısız eser bestelemiştir. Piyano eserleri arasındaki 32 adet hatırı sayılır sonat, her konser piyanistinin resital repertuarında bulunması gereken esas eserler arasındadır. Beethoven’ın Almanya ve Avusturya’daki yaşamı, fakirlik, zorluklar, hastalıklar, ailevi sorunlar ve sonu hüsranla biten aşklarla doludur. Yaşadığı tüm eziyetlere rağmen, dehası bitmek tükenmek bilmemiş ve kendi hayatı daha da karmaşıklaştıkça yetenekleri gittikçe artan maceracı bir yapıya bürünmüştür. En büyük eserlerini, Napolyon’un Viyana kuşatmasının en kötü yılında ve ölmeden önce sağır olarak geçirdiği 14 yıl boyunca bestelemiştir. Birçok Avrupalı besteci gibi, Beethoven da Kilise ve çeşitli aristokrat aileler tarafından maddi anlamda destekleniyordu. Hala duyabiliyorken, popüler bir konser piyanistiydi ve kendi eserlerini çalıyordu. En son performansını, “İmparator” Konçertosu’nu çalmak üzere 1811 yılında sergiledi. Ancak, bu dönemde tamamen sağırlaşmıştı ve konser büyük bir fiyaskoyla sonlandı. Bunun üzerine Beethoven sahneyi bir daha dönmemek üzere terk etti ve en önemli gelir kaynağını kaybetmiş oldu. Bestelediği eserlerin çok büyük bir bölümü risklidir, genellikle kahramanlığı ve zorlukları dışavurur; genel olarak kendi dönemi için bambaşka bir duyarlılığa sahiptir; yeni bir çığır açmıştır. Tek operası olan “Fidelio”, genel olarak kullanılan opera temaları olan ahlaksızlık ve ölümün aksine, evliliğin ve aşkın zevklerinden ve tutkularından bahseder. “Hammerklavier” isimli piyano sonatı ise, 1818 yılının yeni geliştirilen pedallı ve altı oktavlı piyanosunun limitlerini zorlayan bir macera olmanın ötesinde, yeniden yapılandırılan bir sonat formunu örneklemektedir. Dokuzuncu Senfonisi’nin dördüncü bölümünde, Schiller’in “Ode to Joy”’una (Neşeye Övgü) yer vermiştir. Buradaki insan sesleri, bir Aydınlanma fikri olan İnsanların Kardeşliği idealini hararetli bir şekilde tekrarlamaktadır. Beethoven’dan önce hiçbir besteci böyle bir mesajı coşkulu bir şekilde bir senfoni formatı içinde vermemiştir.

17. Piyano Sonatı "Tempest" op. 31 no. 2
The Tempest (orjinal adıyla Der Sturm) Beethoven'ın Fırtına sonatı olarak bilinen 17 numaralı piyano sonatıdır. Opus 31 katalog numarasıyla kayda alınmış olan eser 1801 ve 1802 yılları arasında yazılmış ve ilk kez 1802 yılında yayınlanmıştır. Re minör tonda yazılmış olan eser Largo-Allegro, Adagio ve Allegretto olmak üzere 3 bölümden oluşur. Eserin adı Beethoven tarafından verilmemiş, ölümünden sonra bu ad ile anılmaya başlanmıştır. Birlikte çalıştığı Anton Schindler'in anlatmasına göre Beethoven'a bu eserin anlamı sorulduğunda besteci "Fırtına'yı oku!" cevabını vermiştir. Bu nedenle eserin William Shakespeare'ın "The Tempest" (Fırtına) adlı oyunundan ilham alınarak yazıldığı düşünülmektedir. (Bu arada Schindler'in Beethoven ile ilgili olarak anlattığı hikayelerin çoğunun gerçek olmadığı da söylenmektedir.) İngiliz besteci Purcell, Rus besteci Tchaïkovski ve Finli besteci Sibelius gibi birçok önemli besteci de bu oyundan ilham alarak farklı müzikal eserler vermişlerdir. Oyunun konusu kısaca şöyledir: Tahtını elinden alan kardeşi Antonyo ve Napoli Kıralı Alonso yüzünden eski Milano Dükası olan sihirbaz Prospero ve kızı Miranda 12 yıldır sihirli bir adada yaşamaktadırlar. Prospero, bu adayı bir ağaçta hapisden kurtardığı (hava ve rüzgarı kontrol edebilen pozitif güçlü) Ariyel adındaki hava perisi ve onun vahşi şekilsiz sakat (toprak, şiddet ve ölümü simgeleyen) oğlu Kaliban ile paylaşmaktadır. Prospero onlardan sihir ve adada nasıl yaşabileceğini öğrenmiş; ama her ikisini de kendine bağımlı yapmıştır. Prospero sihir kullanarak çıkarttığı bir fırtına ile deniz yolculuğunda olan Napoli Kıralı ve kardeşi Antonyo'yu adasına getirtir. Adada çeşitli olaylar gelişir ve sonunda hava perisinin çabalarıyla, herkes işledikleri suçları için kabahatlarini kabullenip bu hareketleri için pişmanlık duyarlar. Prospero, Napoli Kıralı ve kardeşi Antonyo ile uzlaşır; kızı Miranda'yı Napoli Kıralının oğlu Ferdinand ile evlendirir; Ariyel ve Kaliban özgürlüklerine kavuşur, Prospero sihirbazlığı ve sihirle uğraşmayı bırakarak yine Milano Dükü olarak İtalya'ya geri doner.

JOHANN SEBASTIAN BACH (1685-1750)

Müzisyen bir ailede doğan ve tüm dünyada müzik tarihinin temel taşı olarak kabul görmüş olan büyük Alman besteci Johann Sebastian Bach, yaşadığı Barok Dönem'in müzikteki doruğunu oluşturmuştur. Barok müziğinin yapısında en belirgin özellik, müzikte "kontrast"lar kullanılması olmuş ve bununla birlikte konçertolar devri başlamıştır. Müziksel ifadeyi güçlendirmek için kullanılan ses düzeyinin alçalıp yükselmesi Barok dönemde keşfedilen ve gelişen işaretlerle başlar. Orta Çağ ve Rönesans'ta ses şiddeti, hep aynı seviyede kullanılmaktaydı. Barok dönemde piyano (düşük ses) ve forte (gür ses) terimleri ile eserlerde ses şiddetinin önemi ve katkısı görülmeye başlar. Barok dönemin bir diğer yeniliği, bu döneme kadar olan müzikal yapıda bulunmayan ve eserin başka bir bölüme geçeceğini veya bittişini belirten bir olgunun kullanılmasıdır. Eserlerde kapanışlar ve geçişler daha güçlü yer alır. 1600'lü yıllarda başlayan Barok Dönem, Bach'ın ölümüyle sona ermiştir. Kendi döneminde yaşamış ve kendinden sonra yaşayacak bütün büyük besteciler Bach'tan etkilenmiş ve onlara ilham kaynağı olmuştur. Yazdığı bin küsür eserinde kusursuz armoni ve kontrpuanda (polifonik yazı biçimlerinde) kusursuzluğu yakalamış, füg, kantat, passion, konçerto, süit gibi müzik türlerinin ustalıklı örneklerini vermiştir. Bunların arasında 300 küsür kantat, İsa'nın son dört gününü anlatan dramatik "Aziz Matta'ya göre Çile", 6 Brandenburg Konçertosu, Viyolonsel için 6 Süit, Keman için 3 Sonat ve 3 Partita, klavyeli çalgılar için İngiliz, Fransız Süitleri, Partita'lar, "İyi Düzenlenmiş Klavye" başlıklı dev yapıtı, yazdığı son eseri "Füg Sanatı" örnek olarak gösterilebilir. J.S.Bach'ın eserleri BWV numaralarıyla indekslenmektedir; kısaltma Bach Werke Verzeichnis ( Bach Eserleri Kataloğu) kelimelerinin baş harflerinden oluşur. Katalog, Wolfgang Schmieder tarafından derlenerek 1950 yılında basılmış; kronolojikten ziyade tematik olarak düzenlenmiştir. Örneğin BWV 525'ten BWV 748'e kadar olan eserleri org için yazılmıştır.

JOHANNES BRAHMS (1833-1897)

Romantik dönem müziğinin en büyük bestecilerinden biri olan Brahms, müzikte yakaladığı mükemmelliyet ve form açısından yakaladığı sağlamlığı ile Beethoven'ın ardılı olarak anılmaktadır. Yazdığı dört senfoni, uvertürler, konçertolar, çok sayıda oda müziği eseri, solo piyano için çeşitli eserler ve lied'lerinin her biri bu türlerin bestecinin yaşadığı dönem içerisinde verilen en değerli örnekleri olmuştur.

Sol el için 'Chaconne'
Bach'ın solo keman için 1720 yılında yazdığı üç sonat ve üç partitadan oluşan "6 Violin Sonatas and Partitas" eseri birçok önemli besteci tarafından, piyano, solo flüt, solo çello ve keman gibi farklı enstrümanlar için uyarlanmıştır. Orjinal eserin tamamı BWV 1001-1006 katalog numaraları ile kayda alınmıştır. Eserin BWV 1004 katalog numarası ile kayıtlı, Re minör tondaki 2 numaralı keman partitası Brahms tarafından sol el için solo piyanoya uyarlanmıştır. 2 numaralı keman partitası Allemanda, Corrente, Sarabanda, Giga ve Ciaccona (daha çok Fransızca olarak bilinen adıyla Chaconne) olmak üzere 5 bölümden oluşur. Dünya çapındaki keman yarışmalarında bir repertuar parçası olarak zorunlu tutulan bir parçadır Chaconne. Eserin, Bach'ın ilk eşi Maria Barbara Bach anısına yazıldığı düşünülmektedir.

FRANZ LISZT (1811-1886)

Macar kompozitörü ve piyanisti Franz Liszt, klasik müzik evreninin en karizmatik müzisyenlerinden biridir. Kiliseden, tiyatrodan, felsefeden etkilenmiş, hayatı boyunca değişik alanlara bakmış olmakla birlikte tüm serüvenleri içinde 'Piyano' hep merkezde kalmıştır. Bugünün piyano resitali kavramı Liszt tarafından geliştirilip olgunlaştırılarak bugünkü formunu kazanmıştır. 19. yy. başlarında 'solo' kavramı özel salonlardaki performanslar ya da başkalarının konserleri öncesinde çalınan eserler anlamında kullanılmakta iken Liszt bu kavramı değiştirmiş, piyanoyu prova odasından konser salonuna taşımış,1837’de Erard’ını, La Scala’da 3,000 kişiye çalmıştır. 1839'da icat ettiği resital kavramını tanımlarken ‘Le concert, c’est moi!’, tek başıma çaldığım [gayri resmi] konserler serisi” tabirini kullanmıştır. London Antheneum ise, Liszt’in sihirli çekiciliğini çok güzel bir şekilde “Kendi başına, yardımsız bir güçle bu kadar büyük bir seyirci kitlesini birkaç saat boyunca kendine çekebilen ve onları bağlayabilen Liszt’ten başka bir sanatçı düşünemiyoruz.” şeklinde tanımlamıştır. Berlioz’un ‘geleceğin ölümsüz piyanisti’ olarak tanımladığı Liszt ile birlikte müzik dünyasında tam anlamıyla ‘one man show’ başlamıştır. Orkestral bir form olan 'senfonik şiir' de yine Liszt'in buluşudur. Liszt ilk piyano derslerini Haydn'ın orkestrasında çelist olarak çalışan ve saygın bir müzisyen olan babasından almıştır. 6 yaşında piyanoya başlayan Liszt, 8 yaşına geldiğinde ilk bestelerini yapmaya başlamış; 1821'de eğitim için Viyana'ya götürülmüş, Czerny ve Salieri'den ders almaya başlamıştır. 1823'de Beethoven tarafından alnından öpülerek kendi deyişiyle müziğe vaftiz edilmiştir. Aynı yıl ailesinin Paris'e taşınması nedeniyle Paris'e gitmiş, ilk evliliğini, ilişkileri başladığında evli olan Kontes Marie D'Agoult ile yapmıştır. Hayatı boyunca içlerinden biri de Wagner'in eşi olmak üzere birkaç evlilik yaşamış, kadınlar arasındaki popülerliği sık sık farklı bir kente taşınmasına yol açmıştır. Gençliğinde kilisenin etkisinde kapalı ve içe dönük bir yaşam süren Liszt, Paganini'yi dinledikten sonra değişip piyano ve konserlere açılmış, piyanonun o güne kadar yazılmış en zor eserlerini yazarak döneminin en büyük piyanisti olmuştur. örn.:Anne Pelegrinage. Kompozitörlük alanında Chopin ve Berlioz'den etkilenen Liszt'in armonik dilinden Ravel ve Wagner ciddi biçimde etkilenmiştir. 1847'den sonraki döneminde Weimar'ı bir müzik merkezi haline getirmek için çalışmıştır. Liszt, klasik müzikte Romantik dönemin en merkezi figürlerinden biridir. Büyüleyici piyanizmi ile yaşadığı dönem boyunca Avrupa'yı müziği ile ateşe vermiştir. Piyanizmine oranla daha yavaş yaygınlaşan kompozitörlüğünün yanısıra değerli bulduğu diğer müzisyenlerin çalışmalarının yerleşmesi ve yaygınlaşması için büyük emek vermiş, müzik eğitimine doğrudan katkıda bulunarak bir çok öğrenci yetiştirmiştir. Franz Liszt'in ölümünden elli yıl sonra Budapeşte Merkez Konservatuvarı'nın adı Franz Liszt Akademisi olarak değiştirilmiştir.

Hac Yılları
Années de Pèlerinage yani “Hac Yılları” Liszt’in solo piyano için bestelediği üç süitten oluşan bir settir ve virtüözlük gerektiren gösterişli patlamalardan, derin duygusal ifadelere uzanan Liszt’in zengin müzikal tarzının bir başyapıtı niteliğindedir. Eserin tamamında Liszt’in müzikal olgunluğunun, seyahati ve deneyimleri ile paralel bir şekilde geliştiği görülür. Liszt, “Hac Yılları” başlığı ile Alman yazar Goethe’nin Wilhelm Meister’in Çıraklık Yılları romanına atıfta bulunur. Goethe’nin romanında da romanın kahramanı “kendisini gerçekleştirme yolculuğu”na çıkar. Liszt, bu çalışmasını zamanının Romantik Edebiyatı ile aynı çizgiye yerleştirir ve birçok parçanın önsözünde Schiller, Byron ve Senancour gibi yazarların edebi pasajlarına yer verir. Seyahati boyunca birçok yeni ülkeyi görmenin, buralardaki farklı ortamlarda tarih ve şiirle kutsanmanın, doğanın olağanüstülüğünü hissetmenin, tüm bunların bizimle belirsiz fakat doğrudan bir ilişki içinde olduğunu görmenin, ruhunda derin izler bıraktığını ve bu tanımsız fakat uyumlu, esrarengiz fakat inkar edilemez ilişkiyi hayat dolu bir etkilenim ve biraz da duygusal bir derinlikle müziğinde tasvir etmeye çalıştığını anlatır.

İlk süit "1. Yıl İsviçre" S160 katalog numarası ile "2.Yıl:İtalya" S161 katalog numarası ile ikinci yıla ek olarak bestelenen "Venedik ve Napoli" başlığı altındaki üç parça S162 katalog numarası ile ve "Üçüncü Yıl" S163 katalog numarası ile kayda alınmıştır. Hac Yılları İtalya süiti, Liszt'in kontes D'Agoult ile İtalya'da yaşadığı (1837-1839) yıllarında yazılmıştır; İtalyan sanatını ve kültürünü temel alır. Bu süitte üç adet Petrarca soneti (önce vokal ve piyano için daha sonra solo piyano için yazılmıştır) de yer almaktadır. 2. Yıl İtalya'da yer alan parçalar: • Sposalizio (Marriage of the Virgin, a painting by Raphael)) • Il pensieroso (The Thinker, a statue by Michelangelo) • Canzonetta del Salvator Rosa (Canzonetta of Salvator Rosa) • Sonetto 47 del Petrarca • Sonetto 104 del Petrarca • Sonetto 123 del Petrarca • Après une lecture de Dante: Fantasia Quasi Sonata (After Reading Dante: Fantasia Quasi Sonata) Sposalizio İkinci Yıl: İtalya'nın ilk parçasıdır. 1858 yılında yayınlanmıştır. Kompozisyon basit bir pentatonik melodi ile başlayıp karmaşık müzikal bir yapıya dönüşür. İtalyan ressam Rafael'in "Kutsal Bakirenin Evliliği" adlı yağlı boya tablosundan ilham almıştır. Tablo, Mary ile Saint Joseph'in yani Meryem Ana ile İncil'de Hz. İsa'nın dünyevi babası olarak tasvir edilen Yusuf'un evliliğini tasvir etmektedir.

'Il Pensieroso'
Pensiero, İtalyanca "düşünmek" anlamına gelmektedir. Ünlü İtalyan heykeltraş Michelangelo'nun (1475 – 1564) düşünen adam heykelinden esinlenmiş ve bu parçayı bestelemiştir. Liszt, heykeli 1839 yılında Floransa'daki Medici mezarlığını ziyaretinde görmüştür, heykel döneminin güçlü adamı Lorenzo Medicini'yi düşünürken tasvir etmektedir.

'Sonetto 123 del Petrarca'
İtalyan şair, düşünür ve ilk hümanistlerden Francesco Petrarca (1304-1374) hümanizmin babası olarak da bilinir. Hukuk eğitimi almış olmasına rağmen yazmaya ve Latin edebiyatına ilgi duymuştur. Kilisedeki görevi gereği evlenmesi yasak olduğu için bir eşi olmamış ama bir kızı ve bir oğlu olmuştur. Hayatı boyunca çok seyahat etmiştir hatta seyahatleri ticari, politik veya başka özel neden taşımadığı sadece keyif için olduğundan onun bilinen ilk resmi turist olduğu da söylenir. 16.yy'da Pietro Bembo, modern İtalyan dili için Petrarca'nın çalışmalarını esas alan bir model yaratmış, bu model daha sonra Accademia della Crusca tarafından da desteklenmiştir. Petrarca'nın şiirleri Avrupa'da rönesans boyunca takdir edilmiş ve bir lirik şiir modeli olarak örnek alınmıştır. Petrarca'nın Canzoniere adlı kitabında 366 şiiri yer almaktadır. Şiirler, kilise ayininde gördüğü ve başka bir adam ile evli olan platonik aşkı Laura için yazılmıştır. Aslında şiirleri, Laura'dan ilham alarak hem ona olan aşkını hem de toplumsal, felsefi ve yaşama dair düşüncelerini yansıtır. Canzoniere iki bölümden oluşur ilk bölüm Laura'nın yaşamı ve ikinci bölüm Laura'nın ölümüdür. Liszt'in ilham aldığı 47,104 ve 123 numaralı soneler kitabın ilk bölümündendir. 123 numaralı sonede Petrarca, Laura'yı bir meleğe benzetir, onun narinliğini ve saflığını ortaya çıkarır ama Laura aynı zamanda tek sözü ile dağları yerinden oynatacak ve nehirleri durduracak kadar güçlüdür de.

'Après une lecture de Dante'
Dante Sonatı olarak da bilinen ve tek bölümden oluşan eser, Macar asıllı büyük besteci Franz Lizst tarafından 1849 yılında yazılmıştır. Liszt'in, Dante'nin meşhur epik şiiri İlahi Komedya'dan ilham alarak bestelediği eser, standart repertuarın bilinen en zor parçalarından biri olarak kabul edilir. Parça, cehennemde feryat eden ruhları simgeleyen Re minör tondaki ilk tema ve cennetin mutluluğunu anlatan Fa diyez Major tondaki ikinci tema ile tek bölüm içinde iki ana temaya ayrılmıştır.

İstanbul Resitalleri, Kasım 2011


ANA SAYFA

İ S T A N B U L   Istanbul Recitals    RESİTALLERİ
M&K