JOHANN KASPAR KERL (1627-1693)
Alman
barok besteci ve organist Kerl, hem tanrı vergisi yeteneği
hem de seçkin öğretmen kimliği ile yaşadığı dönemin
en önemli isimlerinden biri olmuştur. Çağdaşları tarafından
oldukça saygı görmüş ve eserlerinin çoğu henüz hayatta
iken basılmıştır. Viyana, Münih ve Brüksel'de çalışmış
ve sıkça seyahat etmiştir. 1657'de evlendiği Anna Catharina
Egermayer'den sekiz çocuğu olmuş fakat onlardan sadece
biri, en genç oğulları müzikle ilgilenmiştir. Öğrencileri
arasında Agostino Steffani, Franz Xaver Murschhauser
ve Johann Pachelbel gibi isimler yer almıştır. Handel
ve Bach da çalışmalarında Kerl'den ilham almış; Handel,
Kerl'in bestelerindeki tema ve parçaları sıklıkla kullanmıştır.
Kerl, çok iyi bilinen ve güçlü bir besteci olmasına
rağmen çalışmalarının çoğu kaybolmuştur. Kaybolanlar
arasında oldukça önemli vokal müzikleri ve iyi bilinen
11 operası vardır. Bugün neredeyse unutulmuş diyebileceğimiz
Kerl'in eserleri ender konser ve kayıtlarda karşımıza
çıkmaktadır.
'Passacaglia' Re minör,
Bux WV 161
Passacaglia, orijini erken 17.yy İspanya'sına
dayanan müzikal bir formdur. İspanyolca "pasar"(yürümek)
ve "calle"(cadde)
kelimelerinin bileşiminden türetilmiştir. BuxWV 161katalog
numarası ile kayda alınmış, Re minör tondaki Passacaglia,
Dieterich Buxtehude(1639-1707) tarafından org için
yazılmıştır. Bestecinin oldukça iyi bilinen en önemli
çalışmalarından biridir. Bach'ın (BWV 582) "Do
minör tondaki Passacaglia ve Füg" üne de ilham
verdiği düşünülmektedir. Barok dönem eseridir.
LUDWIG van BEETHOVEN (1770-1827)
Klasik
Batı Müziği’nin “Üç B”sinden (Bach, Beethoven ve Brahms)
biri olan Ludwig van Beethoven, kuşku ve tartışmasız
bir şekilde batı müziği tarihinin en büyük bestecilerinden
biridir. Almanya’nın Bonn kentinde doğan besteci, dokuz
senfoni, dokuz konçerto, iki mass, bir operanın yanı
sıra, solistler, küçük topluluklar ve orkestralar için
sayısız eser bestelemiştir. Piyano eserleri arasındaki
32 adet hatırı sayılır sonat, her konser piyanistinin
resital repertuarında bulunması gereken esas eserler
arasındadır. Beethoven’ın Almanya ve Avusturya’daki
yaşamı, fakirlik, zorluklar, hastalıklar, ailevi sorunlar
ve sonu hüsranla biten aşklarla doludur. Yaşadığı tüm
eziyetlere rağmen, dehası bitmek tükenmek bilmemiş
ve kendi hayatı daha da karmaşıklaştıkça yetenekleri
gittikçe artan maceracı bir yapıya bürünmüştür. En
büyük eserlerini, Napolyon’un Viyana kuşatmasının en
kötü yılında ve ölmeden önce sağır olarak geçirdiği
14 yıl boyunca bestelemiştir. Birçok Avrupalı besteci
gibi, Beethoven da Kilise ve çeşitli aristokrat aileler
tarafından maddi anlamda destekleniyordu. Hala duyabiliyorken,
popüler bir konser piyanistiydi ve kendi eserlerini
çalıyordu. En son performansını, “İmparator” Konçertosu’nu
çalmak üzere 1811 yılında sergiledi. Ancak, bu dönemde
tamamen sağırlaşmıştı ve konser büyük bir fiyaskoyla
sonlandı. Bunun üzerine Beethoven sahneyi bir daha
dönmemek üzere terk etti ve en önemli gelir kaynağını
kaybetmiş oldu. Bestelediği eserlerin çok büyük bir
bölümü risklidir, genellikle kahramanlığı ve zorlukları
dışavurur; genel olarak kendi dönemi için bambaşka
bir duyarlılığa sahiptir; yeni bir çığır açmıştır.
Tek operası olan “Fidelio”, genel olarak kullanılan
opera temaları olan ahlaksızlık ve ölümün aksine, evliliğin
ve aşkın zevklerinden ve tutkularından bahseder. “Hammerklavier”
isimli piyano sonatı ise, 1818 yılının yeni geliştirilen
pedallı ve altı oktavlı piyanosunun limitlerini zorlayan
bir macera olmanın ötesinde, yeniden yapılandırılan
bir sonat formunu örneklemektedir. Dokuzuncu Senfonisi’nin
dördüncü bölümünde, Schiller’in “Ode to Joy”’una (Neşeye
Övgü) yer vermiştir. Buradaki insan sesleri, bir Aydınlanma
fikri olan İnsanların Kardeşliği idealini hararetli
bir şekilde tekrarlamaktadır. Beethoven’dan önce hiçbir
besteci böyle bir mesajı coşkulu bir şekilde bir senfoni
formatı içinde vermemiştir.
17. Piyano Sonatı "Tempest" op.
31 no. 2
The Tempest (orjinal adıyla Der Sturm) Beethoven'ın
Fırtına sonatı olarak bilinen 17 numaralı piyano sonatıdır.
Opus 31 katalog numarasıyla kayda alınmış olan eser
1801 ve 1802 yılları arasında yazılmış ve ilk kez 1802
yılında yayınlanmıştır. Re minör tonda yazılmış olan
eser Largo-Allegro, Adagio ve Allegretto olmak üzere
3 bölümden oluşur. Eserin adı Beethoven tarafından
verilmemiş, ölümünden sonra bu ad ile anılmaya başlanmıştır.
Birlikte çalıştığı Anton Schindler'in anlatmasına göre
Beethoven'a bu eserin anlamı sorulduğunda besteci "Fırtına'yı
oku!" cevabını vermiştir. Bu nedenle eserin William
Shakespeare'ın "The Tempest" (Fırtına) adlı
oyunundan ilham alınarak yazıldığı düşünülmektedir.
(Bu arada Schindler'in Beethoven ile ilgili olarak
anlattığı hikayelerin çoğunun gerçek olmadığı da söylenmektedir.)
İngiliz besteci Purcell, Rus besteci Tchaïkovski ve
Finli besteci Sibelius gibi birçok önemli besteci de
bu oyundan ilham alarak farklı müzikal eserler vermişlerdir.
Oyunun konusu kısaca şöyledir: Tahtını elinden alan
kardeşi Antonyo ve Napoli Kıralı Alonso yüzünden eski
Milano Dükası olan sihirbaz Prospero ve kızı Miranda
12 yıldır sihirli bir adada yaşamaktadırlar. Prospero,
bu adayı bir ağaçta hapisden kurtardığı (hava ve rüzgarı
kontrol edebilen pozitif güçlü) Ariyel adındaki hava
perisi ve onun vahşi şekilsiz sakat (toprak, şiddet
ve ölümü simgeleyen) oğlu Kaliban ile paylaşmaktadır.
Prospero onlardan sihir ve adada nasıl yaşabileceğini
öğrenmiş; ama her ikisini de kendine bağımlı yapmıştır.
Prospero sihir kullanarak çıkarttığı bir fırtına ile
deniz yolculuğunda olan Napoli Kıralı ve kardeşi Antonyo'yu
adasına getirtir. Adada çeşitli olaylar gelişir ve
sonunda hava perisinin çabalarıyla, herkes işledikleri
suçları için kabahatlarini kabullenip bu hareketleri
için pişmanlık duyarlar. Prospero, Napoli Kıralı ve
kardeşi Antonyo ile uzlaşır; kızı Miranda'yı Napoli
Kıralının oğlu Ferdinand ile evlendirir; Ariyel ve
Kaliban özgürlüklerine kavuşur, Prospero sihirbazlığı
ve sihirle uğraşmayı bırakarak yine Milano Dükü olarak
İtalya'ya geri doner.
JOHANN SEBASTIAN BACH (1685-1750)
Müzisyen
bir ailede doğan ve tüm dünyada müzik tarihinin temel
taşı olarak kabul görmüş olan büyük Alman besteci Johann
Sebastian Bach, yaşadığı Barok Dönem'in müzikteki doruğunu
oluşturmuştur. Barok müziğinin yapısında en belirgin
özellik, müzikte "kontrast"lar
kullanılması olmuş ve bununla birlikte konçertolar
devri başlamıştır. Müziksel ifadeyi güçlendirmek için
kullanılan ses düzeyinin alçalıp yükselmesi Barok dönemde
keşfedilen ve gelişen işaretlerle başlar. Orta Çağ
ve Rönesans'ta ses şiddeti, hep aynı seviyede kullanılmaktaydı.
Barok dönemde piyano (düşük ses) ve forte (gür ses)
terimleri ile eserlerde ses şiddetinin önemi ve katkısı
görülmeye başlar. Barok dönemin bir diğer yeniliği,
bu döneme kadar olan müzikal yapıda bulunmayan ve eserin
başka bir bölüme geçeceğini veya bittişini belirten
bir olgunun kullanılmasıdır. Eserlerde kapanışlar ve
geçişler daha güçlü yer alır. 1600'lü yıllarda başlayan
Barok Dönem, Bach'ın ölümüyle sona ermiştir. Kendi
döneminde yaşamış ve kendinden sonra yaşayacak bütün
büyük besteciler Bach'tan etkilenmiş ve onlara ilham
kaynağı olmuştur. Yazdığı bin küsür eserinde kusursuz
armoni ve kontrpuanda (polifonik yazı biçimlerinde)
kusursuzluğu yakalamış, füg, kantat, passion, konçerto,
süit gibi müzik türlerinin ustalıklı örneklerini vermiştir.
Bunların arasında 300 küsür kantat, İsa'nın son dört
gününü anlatan dramatik "Aziz Matta'ya göre Çile",
6 Brandenburg Konçertosu, Viyolonsel için 6 Süit, Keman
için 3 Sonat ve 3 Partita, klavyeli çalgılar için İngiliz,
Fransız Süitleri, Partita'lar, "İyi Düzenlenmiş
Klavye" başlıklı dev yapıtı, yazdığı son eseri "Füg
Sanatı" örnek olarak gösterilebilir. J.S.Bach'ın
eserleri BWV numaralarıyla indekslenmektedir; kısaltma
Bach Werke Verzeichnis ( Bach Eserleri Kataloğu) kelimelerinin
baş harflerinden oluşur. Katalog, Wolfgang Schmieder
tarafından derlenerek 1950 yılında basılmış; kronolojikten
ziyade tematik olarak düzenlenmiştir. Örneğin BWV 525'ten
BWV 748'e kadar olan eserleri org için yazılmıştır.
JOHANNES BRAHMS (1833-1897)
Romantik
dönem müziğinin en büyük bestecilerinden biri olan
Brahms, müzikte yakaladığı mükemmelliyet ve form açısından
yakaladığı sağlamlığı ile Beethoven'ın ardılı olarak
anılmaktadır. Yazdığı dört senfoni, uvertürler, konçertolar,
çok sayıda oda müziği eseri, solo piyano için çeşitli
eserler ve lied'lerinin her biri bu türlerin bestecinin
yaşadığı dönem içerisinde verilen en değerli örnekleri
olmuştur.
Sol el için 'Chaconne'
Bach'ın
solo keman için 1720 yılında yazdığı üç sonat ve üç
partitadan oluşan "6
Violin Sonatas and Partitas" eseri birçok önemli
besteci tarafından, piyano, solo flüt, solo çello ve
keman gibi farklı enstrümanlar için uyarlanmıştır.
Orjinal eserin tamamı BWV 1001-1006 katalog numaraları
ile kayda alınmıştır. Eserin BWV 1004 katalog numarası
ile kayıtlı, Re minör tondaki 2 numaralı keman partitası
Brahms tarafından sol el için solo piyanoya uyarlanmıştır.
2 numaralı keman partitası Allemanda, Corrente, Sarabanda,
Giga ve Ciaccona (daha çok Fransızca olarak bilinen
adıyla Chaconne) olmak üzere 5 bölümden oluşur. Dünya
çapındaki keman yarışmalarında bir repertuar parçası
olarak zorunlu tutulan bir parçadır Chaconne. Eserin,
Bach'ın ilk eşi Maria Barbara Bach anısına yazıldığı
düşünülmektedir.
FRANZ LISZT (1811-1886)
Macar kompozitörü
ve piyanisti Franz Liszt, klasik müzik evreninin en
karizmatik müzisyenlerinden biridir. Kiliseden, tiyatrodan,
felsefeden etkilenmiş, hayatı boyunca değişik alanlara
bakmış olmakla birlikte tüm serüvenleri içinde 'Piyano'
hep merkezde kalmıştır. Bugünün piyano resitali kavramı
Liszt tarafından geliştirilip olgunlaştırılarak bugünkü
formunu kazanmıştır. 19. yy. başlarında 'solo' kavramı
özel salonlardaki performanslar ya da başkalarının
konserleri öncesinde çalınan eserler anlamında kullanılmakta
iken Liszt bu kavramı değiştirmiş, piyanoyu prova odasından
konser salonuna taşımış,1837’de Erard’ını, La Scala’da
3,000 kişiye çalmıştır. 1839'da icat ettiği resital
kavramını tanımlarken ‘Le concert, c’est moi!’, tek
başıma çaldığım [gayri resmi] konserler serisi” tabirini
kullanmıştır. London Antheneum ise, Liszt’in sihirli
çekiciliğini çok güzel bir şekilde “Kendi başına, yardımsız
bir güçle bu kadar büyük bir seyirci kitlesini birkaç
saat boyunca kendine çekebilen ve onları bağlayabilen
Liszt’ten başka bir sanatçı düşünemiyoruz.” şeklinde
tanımlamıştır. Berlioz’un ‘geleceğin ölümsüz piyanisti’
olarak tanımladığı Liszt ile birlikte müzik dünyasında
tam anlamıyla ‘one man show’ başlamıştır. Orkestral
bir form olan 'senfonik şiir' de yine Liszt'in buluşudur.
Liszt ilk piyano derslerini Haydn'ın orkestrasında
çelist olarak çalışan ve saygın bir müzisyen olan babasından
almıştır. 6 yaşında piyanoya başlayan Liszt, 8 yaşına
geldiğinde ilk bestelerini yapmaya başlamış; 1821'de
eğitim için Viyana'ya götürülmüş, Czerny ve Salieri'den
ders almaya başlamıştır. 1823'de Beethoven tarafından
alnından öpülerek kendi deyişiyle müziğe vaftiz edilmiştir.
Aynı yıl ailesinin Paris'e taşınması nedeniyle Paris'e
gitmiş, ilk evliliğini, ilişkileri başladığında evli
olan Kontes Marie D'Agoult ile yapmıştır. Hayatı boyunca
içlerinden biri de Wagner'in eşi olmak üzere birkaç
evlilik yaşamış, kadınlar arasındaki popülerliği sık
sık farklı bir kente taşınmasına yol açmıştır. Gençliğinde
kilisenin etkisinde kapalı ve içe dönük bir yaşam süren
Liszt, Paganini'yi dinledikten sonra değişip piyano
ve konserlere açılmış, piyanonun o güne kadar yazılmış
en zor eserlerini yazarak döneminin en büyük piyanisti
olmuştur. örn.:Anne Pelegrinage. Kompozitörlük alanında
Chopin ve Berlioz'den etkilenen Liszt'in armonik dilinden
Ravel ve Wagner ciddi biçimde etkilenmiştir. 1847'den
sonraki döneminde Weimar'ı bir müzik merkezi haline
getirmek için çalışmıştır. Liszt, klasik müzikte Romantik
dönemin en merkezi figürlerinden biridir. Büyüleyici
piyanizmi ile yaşadığı dönem boyunca Avrupa'yı müziği
ile ateşe vermiştir. Piyanizmine oranla daha yavaş
yaygınlaşan kompozitörlüğünün yanısıra değerli bulduğu
diğer müzisyenlerin çalışmalarının yerleşmesi ve yaygınlaşması
için büyük emek vermiş, müzik eğitimine doğrudan katkıda
bulunarak bir çok öğrenci yetiştirmiştir. Franz Liszt'in
ölümünden elli yıl sonra Budapeşte Merkez Konservatuvarı'nın
adı Franz Liszt Akademisi olarak değiştirilmiştir.
Hac Yılları
Années de Pèlerinage
yani “Hac Yılları” Liszt’in solo piyano için bestelediği
üç süitten oluşan bir settir ve virtüözlük gerektiren
gösterişli patlamalardan, derin duygusal ifadelere
uzanan Liszt’in zengin müzikal tarzının bir başyapıtı
niteliğindedir. Eserin tamamında Liszt’in müzikal
olgunluğunun, seyahati ve deneyimleri ile paralel
bir şekilde geliştiği görülür. Liszt, “Hac Yılları”
başlığı ile Alman yazar Goethe’nin Wilhelm Meister’in
Çıraklık Yılları romanına atıfta bulunur. Goethe’nin
romanında da romanın kahramanı “kendisini gerçekleştirme
yolculuğu”na çıkar. Liszt, bu çalışmasını zamanının
Romantik Edebiyatı ile aynı çizgiye yerleştirir ve
birçok parçanın önsözünde Schiller, Byron ve Senancour
gibi yazarların edebi pasajlarına yer verir. Seyahati
boyunca birçok yeni ülkeyi görmenin, buralardaki farklı
ortamlarda tarih ve şiirle kutsanmanın, doğanın olağanüstülüğünü
hissetmenin, tüm bunların bizimle belirsiz fakat doğrudan
bir ilişki içinde olduğunu görmenin, ruhunda derin
izler bıraktığını ve bu tanımsız fakat uyumlu, esrarengiz
fakat inkar edilemez ilişkiyi hayat dolu bir etkilenim
ve biraz da duygusal bir derinlikle müziğinde tasvir
etmeye çalıştığını anlatır.
İlk süit "1. Yıl İsviçre" S160
katalog numarası ile "2.Yıl:İtalya" S161
katalog numarası ile ikinci yıla ek olarak bestelenen "Venedik
ve Napoli" başlığı altındaki üç parça S162 katalog
numarası ile ve "Üçüncü Yıl" S163 katalog
numarası ile kayda alınmıştır. Hac Yılları İtalya süiti,
Liszt'in kontes D'Agoult ile İtalya'da yaşadığı (1837-1839)
yıllarında yazılmıştır; İtalyan sanatını ve kültürünü
temel alır. Bu süitte üç adet Petrarca soneti (önce
vokal ve piyano için daha sonra solo piyano için yazılmıştır)
de yer almaktadır. 2. Yıl İtalya'da yer alan parçalar:
• Sposalizio (Marriage of the Virgin, a painting by
Raphael)) • Il pensieroso (The Thinker, a statue by
Michelangelo) • Canzonetta del Salvator Rosa (Canzonetta
of Salvator Rosa) • Sonetto 47 del Petrarca • Sonetto
104 del Petrarca • Sonetto 123 del Petrarca • Après
une lecture de Dante: Fantasia Quasi Sonata (After
Reading Dante: Fantasia Quasi Sonata) Sposalizio İkinci
Yıl: İtalya'nın ilk parçasıdır. 1858 yılında yayınlanmıştır.
Kompozisyon basit bir pentatonik melodi ile başlayıp
karmaşık müzikal bir yapıya dönüşür. İtalyan ressam
Rafael'in "Kutsal
Bakirenin Evliliği" adlı yağlı boya tablosundan
ilham almıştır. Tablo, Mary ile Saint Joseph'in yani
Meryem Ana ile İncil'de Hz. İsa'nın dünyevi babası
olarak tasvir edilen Yusuf'un evliliğini tasvir etmektedir.
'Il Pensieroso'
Pensiero,
İtalyanca "düşünmek" anlamına
gelmektedir. Ünlü İtalyan heykeltraş Michelangelo'nun
(1475 – 1564) düşünen adam heykelinden esinlenmiş ve
bu parçayı bestelemiştir. Liszt, heykeli 1839 yılında
Floransa'daki Medici mezarlığını ziyaretinde görmüştür,
heykel döneminin güçlü adamı Lorenzo Medicini'yi düşünürken
tasvir etmektedir.
'Sonetto 123 del Petrarca'
İtalyan
şair, düşünür ve ilk hümanistlerden Francesco Petrarca
(1304-1374) hümanizmin babası olarak da bilinir. Hukuk
eğitimi almış olmasına rağmen yazmaya ve Latin edebiyatına
ilgi duymuştur. Kilisedeki görevi gereği evlenmesi
yasak olduğu için bir eşi olmamış ama bir kızı ve bir
oğlu olmuştur. Hayatı boyunca çok seyahat etmiştir
hatta seyahatleri ticari, politik veya başka özel neden
taşımadığı sadece keyif için olduğundan onun bilinen
ilk resmi turist olduğu da söylenir. 16.yy'da Pietro
Bembo, modern İtalyan dili için Petrarca'nın çalışmalarını
esas alan bir model yaratmış, bu model daha sonra Accademia
della Crusca tarafından da desteklenmiştir. Petrarca'nın
şiirleri Avrupa'da rönesans boyunca takdir edilmiş
ve bir lirik şiir modeli olarak örnek alınmıştır. Petrarca'nın
Canzoniere adlı kitabında 366 şiiri yer almaktadır.
Şiirler, kilise ayininde gördüğü ve başka bir adam
ile evli olan platonik aşkı Laura için yazılmıştır.
Aslında şiirleri, Laura'dan ilham alarak hem ona olan
aşkını hem de toplumsal, felsefi ve yaşama dair düşüncelerini
yansıtır. Canzoniere iki bölümden oluşur ilk bölüm
Laura'nın yaşamı ve ikinci bölüm Laura'nın ölümüdür.
Liszt'in ilham aldığı 47,104 ve 123 numaralı soneler
kitabın ilk bölümündendir. 123 numaralı sonede Petrarca,
Laura'yı bir meleğe benzetir, onun narinliğini ve saflığını
ortaya çıkarır ama Laura aynı zamanda tek sözü ile
dağları yerinden oynatacak ve nehirleri durduracak
kadar güçlüdür de.
'Après une lecture de
Dante'
Dante
Sonatı olarak da bilinen ve tek bölümden oluşan eser,
Macar asıllı büyük besteci Franz Lizst tarafından 1849
yılında yazılmıştır. Liszt'in, Dante'nin meşhur epik
şiiri İlahi Komedya'dan ilham alarak bestelediği eser,
standart repertuarın bilinen en zor parçalarından biri
olarak kabul edilir. Parça, cehennemde feryat eden
ruhları simgeleyen Re minör tondaki ilk tema ve cennetin
mutluluğunu anlatan Fa diyez Major tondaki ikinci tema
ile tek bölüm içinde iki ana temaya ayrılmıştır.
İstanbul Resitalleri, Kasım 2011
|