'FROM
BACH TO BRASIL'
JOHANN SEBASTIAN BACH (1685-1750)
Müzisyen
bir ailede doğan ve tüm dünyada müzik tarihinin temel
taşı olarak kabul görmüş olan büyük Alman besteci Johann
Sebastian Bach, yaşadığı Barok Dönem’in müzikteki doruğunu
oluşturmuştur. Barok müziğinin yapısında en belirgin
özellik, müzikte “kontrast”lar kullanılması olmuş ve
bununla birlikte konçertolar devri başlamıştır. 1600’lü
yıllarda başlayan Barok Dönem Bach’ın ölümüyle sona
ermiştir. Kendi döneminde yaşamış ve kendinden sonra
yaşayacak bütün büyük besteciler Bach’tan etkilenmiş
ve onlara ilham kaynağı olmuştur. Yazdığı bin küsür
eserinde kusursuz armoni ve kontrpuanda (polifonik
yazı biçimlerinde) kusursuzluğu yakalamış, füg, kantat,
passion, konçerto, süit gibi müzik türlerinin ustalıklı
örneklerini vermiştir. Bunların arasında 300 küsür
kantat, İsa’nın son dört gününü anlatan dramatik “Aziz
Matta’ya göre Çile”, 6 Brandenburg Konçertosu, Viyolonsel
için 6 Süit, Keman için 3 Sonat ve 3 Partita, klavyeli
çalgılar için İngiliz, Fransız Süitleri, Partita’lar,
“İyi Düzenlenmiş Klavye” başlıklı dev yapıtı, yazdığı
son eseri “Füg Sanatı” örnek olarak gösterilebilir.
ISAAC
ALBENIZ (1860-1909)
İspanya’da Romantik dönem müziğinin
Granados ile birlikte en önde gelen temsilcisi Isaac
Albeniz olarak gösterilir. Franz Liszt’in öğrencilerinden
biri olarak hem bir piyano virtüözü, hem de üretken bir
besteci olarak İspanyol müziğinin en önemli figürlerinden
biri olmuştur. Özellikle opera ve solo piyano için yazdığı
çok sayıda eserleri ile tanınmaktadır. Piyano eserleri,
dönemin ünlü gitar virtüözleri tarafından solo gitara
aktarılmış, kimi besteciler tarafından da orkestraya
uyarlanmıştır.
ANTONIO CARLOS JOBIM (1927-1994)
Brezilyalı
diplomat ve gazeteci bir babanın oğlu olarak dünyaya
gelen müzisyen Tom Jobim adıyla da bilinir. Besteci
ve söz yazarı Jobim, çalışmalarında piyano ve gitar
üzerine yoğunlaşmıştır. Eserleri Brezilyalı ve uluslararası
birçok şarkıcı ve enstrümantalist tarafından seslendirilmiştir.
Warner Bros., Philips, Decca ve Sony gibi büyük şirketlerle;
Vinícius de Moraes, João Gilberto, Astrud Gilberto,
Stan Getz ve Frank Sinatra gibi isimlerle çalışmıştır.
Sanatçı müziğinde, 1930’lu yıllarda Brezilyada modern
müziğin efsanevi ismi Pixinguinha’dan, jazzdan, Fransız
besteciler Debussy ve Ravel’den etkilenmiştir. Eserleri,
aşkı, kendini keşfedişi, eğlenceyi ve Brezilya’nın
doğasını özellikle de doğduğu şehir olan Rio’nun folklorik
karakterini anlatan temalar üzerinedir.
Amerikalı saksafoncu Stan Getz ve
Brezilyalı gitarist Joao Gilberto’nun tüm zamanların
en çok satan jazz albümlerinden biri olan ve 1964 Grammy
Ödüllerinde “Yılın En İyi Albümü” ünvanını kazanan
Getz/Gilberto albümü için yazdığı şarkılar Jobim’i
dünya çapında büyük bir popülariteye kavuşturmuştur.
Sanatçı, yaşamının son yıllarını kanında tespit edilen
bir çeşit tümör nedeniyle sağlık problemleriyle geçirmiştir.
Yaşama veda ettikten 5 yıl sonra 1999’da ailesi tarafından
anısına “Best of Tom Jobim” albümü yayınlanmıştır.
Rio Uluslararası Havalimanı sanatçı anısına ismini
Galeão - Antonio Carlos Jobim International Airport
olarak değiştirmiştir.
FREDERIC CHOPIN (1810-1849)
Romantik müziğin büyük ustası
Chopin, Fransız göçmeni bir baba ve Polonyalı bir annenin
dört çocuğundan ikincisi ve ailenin tek oğlu olarak
1810 yılında Varşova yakınlarında dünyaya geldi. Müziğe
çok küçük yaşlarda derin bir sevgiyle bağlanan besteci
dokuz yaşında verdiği başarılı konserin ardından öğrenim
için Varşovaʼya gönderildi ve üstün yeteneği onun “Harika
Çocuk” olarak tanınmasını sağladı. Henüz 16 yaşındayken
Varşova Konservatuarıʼna yazıldı. Dönemin önemli eğitmenlerinden
Joseph Elsnerʼden dersler almaya başladı. Bu sırada
aşık olduğu Constantia Gladkowska için yaptığı ilk
besteleri Chopinʼin sanatçı dehasının Elsner tarafından
keşfedilmesini ve Elsnerʼin tavsiye mektubu ile kısa
bir süre sonra birinci piyano konçertosunu çalacağı
Viyanaʼya gitmesini sağladı. Ancak, klasik akımın merkezi
olan Viyanaʼda 19 yaşındaki Chopinʼin kullandığı serbest
formlar pek ilgi çekmedi. Bunun üzerine 1829 – 1830
yılları arasında farklı şehirleri kapsayan bir konser
turnesine çıktı. 1831 yılında sadece Lizst, Berliöz
gibi müzisyenleri değil aynı zamanda Hugo, Balzac gibi
yazarları, Delacroix gibi ressamları buluşturan, Romantik
Dönemʼin sanat başkenti ve hayatının sonuna kadar yaşayacağı
şehir, Parisʼe yerleşmeye karar verdi.
Aristokrat bir çevre, şık salonlarda
verdiği özel resitaller, aristokrat ailelerin genç
kızlarına verdiği piyano dersleri Parisʼteki yaşamını
şekillendirdi. Besteciliği gelişti, yükseldi ve adı
tüm Avrupaʼya yayıldı. Son derece büyük bir melodi
zenginliği, ritmik zerafet ve müzik duyarlılığına sahip
olan Chopinʼin ömrü boyunca kırılgan ve zayıf olan
bedeni ne yazık ki çok genç yaşta Parisʼte vatan özlemiyle
tüberküloza yenik düştü. Cenazesi 1849ʼda Parisʼte
yaklaşık 3000 kişinin katıldığı büyük bir törenle kendi
arzusuna uygun olarak Mozartʼın Requiemʼi eşliğinde
kaldırılarak ebedi yolculuğuna uğurlandı. Gerek müzikal
üslup, gerek piyanonun kullanımı bakımından, yaşadığı
dönemde ve kendinden sonra gelecek birçok besteciye
ilham kaynağı olan Chopinʼin vazgeçilmez eserleri müzik
dünyasına büyük bir armağan olmuştur.
HE ZHAN HAO (1933--)
Çin’li besteci HE, orkestra üyesi
olarak Zhejiang Yueju Opera Troupe’ta çaldıktan sonra
Şangay Konservatuarına bir keman öğrencisi olarak girmiş
beraberinde birçok sınıf çalışmasına katılmış ve ileri
seviyede bir keman grubu oluşturmuştur. “The Butterfly
Lovers” bu grubun yaratıcı bir müzikal deneyimi olarak
ortaya çıkmıştır. Mezuniyetinden sonra ise Ding Shan
De’nin yönetimindeki bestecilik bölümüne devam etmiştir.
Bestecinin ismini duyuran diğer çalışmaları arasında
senfonik bir şiir olan Longhua Pagoda ve Martyr’s Diary
yer alır.
CHEN GANG (1935--)
1935 Şangay doğumlu
Çin’li besteci CHEN, çağdaş Çin besteciler arasında
önemli bir figürdür. Müziğe babası Chen Ge Xi ile başlayan
besteci 1955’te Şangay Konservatuarına girmiştir. Akademinin
son sınıfında He Zhan Hao ile The Butterfly Lovers’ı
bestelemiştir. Chen, Şangay Konservatuarında profesörlük
yapmaktadır. The Butterfly Lovers keman konçertosu
1958 yılında Şangay Konservatuarında öğrenci olan He
Zhanhao ve Chen Gang tarafından yazılmış aynı yılın
Mayıs ayında ilk kez seslendirilmiştir. Doğu ve batı
geleneklerinin bir sentezini anlatır hatta melodiler
ve müziğin tamamı geleneksel Çin Operasından uyarlanmıştır.
REGINO SAINZ
DE LA MAZA (1896-1981)
İspanyol klasik gitaristi Maza’nın müzikle
ilk ciddi buluşması ve müzik çalışmaları 10 yaşında
sahip olduğu ilk gitarı ile başladı. İlk konserini
18 yaşında Bilboa’da “Teatro Arriaga”’da verdi. Barselona’da
bir konser artisti olarak yaşamını sürdürdüğü yıllarda
Andrés Segovia ile iyi dostlukları oldu. 90 konserlik
Güney Amerika turnesi; Fransa, Almanya ve İngiltere’yi
kapsayan Avrupa turnesi sanatçının bir fırtına gibi
estiği ve geniş kitlelerle buluştuğu dönemler oldu.
20 Mayıs 1920’de Buenos Aires National University tarafından
kendisine “Altın Madalya” verildi. Besteci Antonio
José Martínez Palacios, gitar bestelerini sanatçıya
ithaf etti. 1935’te Madrid Konservatuarında Profesör
ünvanını aldı. 6 Kasım 1940’ta Barselona’da Rodrigo’nun
“Concierto de Aranjuez” bestesinin prömiyerini şef
César Mendoza Lasalle yönetiminde gerçekleştirdi. Rodrigo’nun
gitar konçertosu olarak bilinen meşhur beste Rodrigo
tarafından Maza’ya ithaf edilmişti.
JOAQIN RODRIGO (1901-
1999)
Klasik müzik bestecisi ve piyano virtüözü Rodrigo,
İspanyol müziğinin ve gitar konçertosu repertuarının
zirvesi olarak kabul edilir. Valencia, Sagunto’da doğan
sanatçı, çok küçük yaşlarda yakalandığı difteri nedeniyle
yaklaşık üç yaşında görme yetisini kaybetti. Sekiz
yaşında solfej, piyano ve keman eğitimine başladı.
On altı yaşında armoni ve kompozisyon dersleri aldı.
19 Ocak 1933’te , Valencia’da, Türk piyanist Victoria
Kamhi ile evlendi. 27 Ocak 1941’de kızları Cecile doğdu.
Rodrigo 1999’da eşinden iki yıl sonra, 97 yaşında,
Madrid’de yaşama veda etti.
MANUEL DE FALLA (1876-1946)
İspanyol besteci ve piyanist.
İspanya’nın en tanınmış ve sevilen bestecilerindendir.
Kendi vatanının geleneksel müziğinden etkilenmiş, onu
diğer Avrupa stilleri ile birleştirerek kendine özgü
bir müzik dili yaratmıştır. Baleler, şarkılar, piyano
ve orkestra eserleri bestelemiştir. 1876’da İspanya’nın
güneyindeki Cadiz şehrinde doğdu. Cadiz’de başladığı
öğrenimini önce Madrid’de, sonra Paris’te sürdürdü. Paris’te
bulunduğu 1907-1914 yılları arasında Maurice Ravel, Claude
Debussy gibi bestecilerle tanıştı ve onlardan etkilendi.
Ancak 1914’te başlayan I. Dünya Savaşı nedeniyle Madrid’e
geri döndü.1920’de, arkadaşı şair Federico Garcia Lorca’nın
da bulunduğu Granada’ya yerleşti;1921-1939 yılları arasında
Granada’da yaşadı 1936’da sevgili arkadaşı Lorca’nın
öldürülmesine engel olmaya çalıştıysa da başarılı olamadı.
İspanya İç Savaşı’ndan sonra General Franco’nun zaferi
üzerine Arjantin’in başkenti Buenos Aires’e taşındı.Granada’da
başladığı, İspanyol şair Jacinto Verdaguer’in bir metnine
dayanan Atlantida adlı koral eseri üzerinde çalıştıysa
da eser 1946’da yaşamını yitirdiğinde henüz tamamlanmamıştı.
İstanbul
Resitaleri, Mart 2011
|