Program Notları
Resital No:25, Sezon:3, 2009-2010/5
ALICE SARA OTT
17 Mart 2010, MKM Mustafa Kemal Merkezi, İstanbul

FELIX MENDELSSOHN (1809-1847) 

Almanya’nın Hamburg kentinde dünyaya gelen ve saygın bir Yahudi aileye mensup olan Felix Mendelssohn, genç yaşta piyanist ve besteci olarak yeteneğini kanıtladı. Ünü Almanya’dan İngiltere’ye kadar uzanan besteci, en beğenilen eserlerini bu ülkede besteledi ve uzun yıllar orkestra şefliği gerçekleştirdi. Leipzig Gewandhaus Orkestrası’nı yönetmesi için Almanya’nın Leipzig kentine davet edilen Mendelssohn, aynı zamanda Robert Schumann’ın da ders vermesini sağladığı Leipzig Konservatuarı’nı kurdu.

Mendelssohn, kısa ömrüne 5 senfoni, konçertolar, oratoryolar, koro için eserler, şarkılar, piyano ve org için solo eserler ve oda müziği eserleri sığdırdı. En ünlü eserleri arasında “Elijah” oratoryosu, Keman Konçertosu, “Midsummer Night’s Dream” (Bir Yaz Gecesi Rüyası) Overtürü, piyano ve yaylılar dörtlüsü için yazdığı “Song Without Words” (Sözsüz Şarkı) bulunmaktadır. Bazı 19. yüzyıl eleştirmenleri, Mendelssohn’u gelenekçi olarak betimlemekte, kendi çağdaşları olan Liszt, Berlioz ve Wagner’e göre maceracılıktan kaçındığı için eleştirmekteydi. Ancak, özellikle anti-Semitizm’e karşı olarak Hristiyanlık metinlerinden faydalandığı eserleri ve dini metinleri kullanması, en azından bir asırdır unutulmaya yüz tutmuş olan Johann Sebastian Bach’a olan ilginin tekrardan artmasını sağlamıştı.

Variations serieuses, Op. 54 (1842) 12"
Mendelssohn’un en iyi piyano eserlerinden biri olarak değerlendirilen bu beste, Re minör tonundaki bir temanın 17 kısa versiyonundan oluşmaktadır. Besteci, eser boyunca bizi Barok’tan Brahms’a kadar uzanan bir seyahate çıkarır. Bu seyahat içinde barınan stiller de, Mendelssohn’un müzik tarihindeki belirgin karakterini yansıtan renklendirmeleri, dokuları ve teknikleri bütün açıklığıyla yansıtmaktadır.

LUDWIG VAN BEETHOVEN (1770-1827)

Klasik Batı Müziği’nin “Üç B”sinden (Bach, Beethoven ve Brahms) biri olan Ludwig van Beethoven, kuşkusuz bir şekilde batı müziği tarihinin en büyük bestecilerinden biridir. Almanya’nın Bonn kendinde doğan besteci, dokuz senfoni, dokuz konçerto, iki mass, bir operanın yanı sıra, solistler, küçük topluluklar ve orkestralar için sayısız eser bestelemiştir. Piyano eserleri arasındaki 32 adet hatırı sayılır sonat, her konser piyanistinin resital repertuarında bulunması gereken esas eserler arasındadır.

Beethoven’ın Almanya ve Avusturya’daki yaşamı, fakirlik, zorluklar, hastalıklar, ailevi sorunlar ve sonu hüsranla biten aşklarla doludur. Yaşadığı tüm eziyetlere rağmen, dehası bitmek tükenmek bilmedi ve kendi hayatı daha da karmaşıklaştıkça yetenekleri gittikçe artan maceracı bir yapıya büründü. En büyük eserlerini, Napolyon’un Viyana kuşatmasının en kötü yılında ve ölmeden önce sağır olarak geçirdiği 14 yıl boyunca besteledi. Birçok Avrupalı besteci gibi, Beethoven da Kilise ve çeşitli aristokrat aileler tarafından maddi anlamda destekleniyordu. Hala duyabiliyorken, popüler bir konser piyanistiydi ve kendi eserlerini çalıyordu. En son performansını, “İmparator” Konçertosu’nu çalmak üzere 1811 yılında sergiledi. Ancak, bu dönemde tamamen sağırlaşmıştı ve konser büyük bir fiyaskoyla sonlandı. Bunun üzerine Beethoven sahneyi tamamen terk etti ve en önemli gelir kaynağını kaybetti.

Bestelediği eserlerin çok büyük bir bölümü risklidir, genellikle kahramanlığı ve zorlukları dışavurur; genel olarak kendi dönemi için bambaşka bir duyarlılığa sahiptir; yeni bir çığır açmıştır. Tek operası olan “Fidelio”, genel olarak kullanılan opera temaları olan ahlaksızlık ve ölümün aksine, evliliğin ve aşkın zevklerinden ve tutkularından bahseder. “Hammerklavier” isimli piyano sonatı ise, 1818 yılının yeni geliştirilen pedallı ve altı oktavlı piyanosunun limitlerini zorlayan bir macera olmanın ötesinde, yeniden yapılandırılan bir sonat formunu örneklemektedir. Dokuzuncu Senfonisi’nin dördüncü bölümünde, Schiller’in “Ode to Joy”’una (Neşeye Övgü) yer vermiştir. Buradaki insan sesleri, bir Aydınlanma fikri olan İnsanların Kardeşliği idealini hararetli bir şekilde tekrarlamaktadır. Beethoven’dan önce hiçbir besteci böyle bir mesajı coşkulu bir şekilde bir senfoni formatı içinde vermemiştir.

Ayışığı Sonatı, No. 14 Do diyez minör, Op. 27/2 (1801) 16"
    1. Adagio sostenuto
    2. Allegretto
    3. Presto agitato
5. Senfoni’nin ünlü açılış teması, 9. Senfoni’nin nakaratı (“Ode to Joy” (Neşeye Övgü) ve piyano eseri “Für Elise” ile birlikte, Beethoven’ın en popüler bestelerinden biri “Moonlight Sonata” (Ayışığı Sonatı)’dır. Beethoven’ın aşık olduğu 17 yaşındaki öğrencisi Kontes Giulietta Guicciardi için yazdığı söylenen sonatın ilk bölümü bir eleştirmen tarafından İsviçre’deki Lucerne Gölü üzerine düşen ayışığı şeklinde betimlendiği için bu parçadan hep “Ayışığı Sonatı” olarak bahsedilmiştir. Beethoven, parça için “quasi una fantasia” (neredeyse bir fantazi) ifadesini kullanmıştır çünkü eser derin, düşünceli ve kendi başına bir dokuyu temsil eden bir temayla açılır ve sonat formunun bilinen kurallarıyla devam etmez. Aksine, kendi müzikal yolunu belirler, yavaşça başlar ve üçüncü bölüme kadar tepe noktasına ulaşmaz. Bu eser, sadece sonat formunu yeniden tanımlamakla kalmaz, aynı zamanda ilk bölümdeki melankoliyle, ikinci bölümdeki mutlu dörtnala ilerleyiş ile, ve üçüncü bölümdeki ölçüsüz yırtıcılıkla birlikte Beethoven’ın dramatik ruh halini açıkça yansıtır.

FREDÉRIC CHOPIN (1810-1849)

Klasik müziğin, piyano söz konusu olduğunda en zorlu bestecilerinden olan, aynı zamanda en çok Romantik dönem piyano eserleriyle tanınan Frédéric Chopin, Polonya’da, Varşova’ya yakın bir köyde dünyaya geldi. Fransız bir babası ve Polonyalı bir annesi olan müzisyenin üstün dehası henüz çocukken ortaya çıkmıştı. Besteci, 1830’daki Kasım İsyanı’ndan hemen önce, yirmi yaşında, Polonya’dan Paris’e taşındı ve burada bulunduğu dönem içinde besteler yaptı, birçok müzisyene ders verdi ve çok kısa bir sürede virtüöz seviyesinde bir piyanist olarak nam saldı.

Chopin, eserlerinin çoğunu solo piyano için yazmıştır. Teknik anlamda talepkar olmasına rağmen, stilinin asıl vurgusu nüans ve dışavurumcu bir derinlik üzerine kuruludur. Enstrümantal balad gibi farklı müzik formlarını da yaratan Chopin, piyano sonatı, vals, nocturne, etüd, impromptu, prelüd, ve Polonya milliyetçiliğini yansıtan mazurka ve polonez’lerdeki birçok yeniliği gerçekleştiren yegane kompozitördür.

Valsler
Grande valse brillante Es-Dur op. 18
3 Valses brillantes op. 34
Grande valse As-Dur op. 42
3 Valses op. 64
Valse As-Dur op. posth. 69 Nr. 1
Valse h-Moll op. posth. 69 Nr. 2
Valse Ges-Dur op. 70 Nr. 1
Valse f-Moll op. 70 Nr. 2
Valse Des-Dur op. 70 Nr. 3
Valse As-Dur
Valse E-Dur
Valse e-Moll
Bu valsler, Chopin’in bestelediği 36 valsten 17’sidir; 12 vals, Chopin’in ölümünden sonra yayınlanmıştır, diğer bulunan el yazmalarının ise Chopin tarafından yazıldığı düşünülmektedir. Seçilen bu set, bizi Chopin’in valsler dünyasının en iyi örnekleri içinde eşsiz bir seyahate götürür: Unutmamamız gerekir ki, aslında bu valsler balo salonlarında çalınmak, danslara eşlik edilmek için yazılmamıştı, sadece konserlerde çalınmaları amaçlanmaktaydı. Üstüne üstlük, çoğunlukla 3/4'lük ritimleri abartılı bir şekilde esneten Viyana stili valslerden büyük farklılık gösterirler. Her ne kadar ilk bestelediği valsler dans edilebilir ve çoğunlukla çok süslü olmasına rağmen, Chopin valslerinin en büyük karakteristik özelliği, bestecinin özünde olan melankoliyi yansıtmalarıdır.

Op. 34’teki “vivace” ruhu taşıyan ilk vals, dans edilmek için uygun olabilir, ancak karizma, zeka ve parlak bir teknik gösteri içeren diğer ikisi kesinlikle konser parçalarıdır. Hatta üçüncü vals, çoğunlukla “Cat Waltz” (Kedi Valsi) olarak da adlandırılmıştır. Bunun sebebi de bu valsin ilk birkaç notasının, Chopin’in piyanosunun üzerinde yürüyen kedisi tarafından çalındığı efsanesidir. Op. 64 bestecinin yaşamı süresince yayınlanan en son valslerini içerir; bu setteki ilk vals ise ünlü “Minute Waltz”tir. “Grande waltz brilliante in E-Flat Major, Op. 18”’in açılış bölümü, Op. 64’teki Do diyez minör vals ve Op. 70’teki Sol bemol majör tonundaki vals ise popüler klasik bale “Les Sylphides”te kullanılmıştır.

Alexandra Ivanoff, Şubat 2010. (Türkçe: Can Ergelmiş)

FELIX MENDELSSOHN (1809-1847) 

Born into an notable Jewish family in Hamburg, Germany, Felix Mendelssohn was a child prodigy who excelled at playing the piano and composing from an early age. After early success in Germany, his reputation spread to England where he conducted and composed some of his finest works. Then he was invited to Leipzig to conduct the Leipzig Gewandhaus Orchestra and subsequently founded the Leipzig Conservatory, to which he invited Robert Schumann to teach. In his short life, Mendelssohn left a huge body of work that includes 5 symphonies, concertos, oratorios and choral works, songs, piano and organ solos, and chamber music. Some of his most famous are the oratorio "Elijah", his Violin Concerto, the Overture to "Midsummer Night's Dream", "Song Without Words" for piano, and a string Octet. Some mid-19th century critics thought of him as conservative and not adventurous at all, compared to his contemporaries Liszt, Berlioz and Wagner. But, perhaps partly due to his use of religious text and music created for Christian religious functions as a result of anti-Semitism, Mendelssohn was responsible for the revival of interest in Johann Sebastian Bach, whose works had been largely forgotten for one hundred years prior.

Variations serieuses, Op. 54 (1842)
12"
Often considered one of Mendelssohn's finest piano works, this composition is a set of 17 short variations on a theme in D minor. He takes us on a stylistic journey, from Baroque to Brahms; but they are, in fact, a perfect example of Mendelssohn's colorations, textures, and techniques that defined his distinct personality in music history. 

LUDWIG VAN BEETHOVEN (1770-1827)

One of the "Three B's" (Bach, Beethoven, and Brahms), Ludwig van Beethoven, born in Bonn, Germany, is unquestionably one of the greatest composers in Western music history. he left a legacy of nine symphonies, nine concertos, two masses, one opera, a huge number of works for soloists, small ensembles, and orchestra. Of his piano works, his 32 remarkable sonatas are important staples of every concert pianist's recital fare.

Beethoven's life in Germany and Austria was characterized by poverty, struggle, bad health, family troubles, and failed romances. Despite his travails, his genius was unflagging and progressively more adventurous even as his life grew more complicated. He was able to compose some of his greatest works during the worst of Napoleon's war on Vienna and 14 years of deafness before he died. Like most European composers, he was partially supported by sponsors from the Church and various royal families. While he still had his hearing, he was a popular concert soloist, playing his own music. His last performance was 1811, an attempt to play his own "Emperor" Concerto; but he was so profoundly deaf that the concert was a failure and he left the stage forever, thus ending an important source of income.

Much of his output is considered ground-breaking for its time, risk-taking, and often expresses heroism and struggle. His only opera, "Fidelio", sings of the pleasures and passions of married love - a contrast to the usual operatic subject matters of debauchery and death. The "Hammerklavier" piano sonata is an incredible sonic adventure in exploiting the limits of the newly improved pedal piano of 1818 (by then it had encompassed six octaves) and a creatively re-invented sonata form. His Ninth Symphony set Schiller's "Ode to Joy" for a chorus in the fourth movement, wherein the voices dramatically declaim the Brotherhood of Man, an Enlightenment ideal. Certainly no composer prior had embraced such an august and fervently delivered message in a symphonic format.

"Moonlight" Sonata, No. 14 in C-sharp minor, Op. 27/2 (1801)
16"
    1. Adagio sostenuto
    2. Allegretto
    3. Presto agitato
Other than the opening theme of his famous Fifth Symphony, the choral tune ("Ode to Joy") of the Ninth Symphony, and the piano piece "Fur Elise", Beethoven's "Moonlight Sonata" ranks as one of this composer's most popular works. Rumored to be dedicated to his 17-year-old pupil, Countess Giulietta Guicciardi, with whom Beethoven was in love, the sonata was dubbed "Moonlight" by a music critic who described the first movement as the moonlight shimmering on Lake Lucerne (in Switzerland). Beethoven wrote the phrase "quasi una fantasia" (almost a fantasy) because the composition starts with the familiar brooding theme - not so much a defined melody as a texture - and doesn't follow the established rules of sonata form. Instead, it charts its own musical course where it begins slowly and doesn't reach its climax until the third movement, thus not only re-defining what a sonata could be, but he fashioned his drama from the initial melancholy to the second movement's cheery gallop to the third movement's unbridled ferocity.
[Intermission]

FREDÉRIC CHOPIN (1810-1849)

One of classical music's most formidable composers for the piano, and specifically of Romantic piano works, Frédéric Chopin was born near Warsaw. He was a child prodigy who left Poland at the age of twenty, narrowly escaping the November Uprising of 1830, and made his way to Paris, where he composed, taught, and established a reputation as a virtuoso pianist. Chopin's compositions were primarily for solo piano. Though they are technically demanding, the emphasis in his style is on nuance and expressive depth. Chopin invented musical forms such as the instrumental ballade and was responsible for major innovations in the piano sonata, waltz, nocturne, etude, impromptu, prelude, mazurka, and polonaise—these last two reflected his intense Polish nationalism.

Waltzes (40-50')
Grande waltz brillante E-flat Major, op. 18 (1833)
3 Grand waltzes brillantes, op. 34 
    1. in A-flat Major (1835)
    2. in A minor (1831)
    3. in F Major (1838)
Grande waltz A-flat Major, op. 42 (1840)
3 Waltzes, op. 64 (1846)
    1. in D-flat Major "Minute Waltz"
    2. in C-sharp minor
    3. in A-flat Major
Two waltzes, op. posth. 69
    1. in A flat Major ("L'Adieu") (1835)
    2. in B minor (1829)
Three Waltzes, op. posth. 70
    1. in G-flat Major (1832)
    2. in F minor (1842)
    3. in D-flat Major (1829)
Waltz in A-flat Major (1830, pub. 1902)
Waltz in E Major (1829, pub. 1871)
Waltz in E minor (1830, pub. 1868)
Waltz in A minor (1843-48, pub. 1955)
approximate timing: 40-50"
This set of waltzes is 17 out the total 36 Chopin wrote; 12 were published posthumously, and other manuscripts exist that are suspected to be from his pen. This particular set takes us on a journey through the best examples of Chopin's waltz world: they were not intended to be accompaniments to ballroom dance, but only for concert performance. They differ significantly from Viennese style waltzes, which often had an exaggerated stretch within the 3/4 beat scheme. The earmark of a Chopin waltz was its inherent melancholy, although his early compositions were danceable and highly ornamented. In Op. 34, the first waltz, marked "vivace" might be suited for animated ballroom dancing, but the other two are definitely concert pieces filled with charm, wit, and sparkling technical display. The third is often called the "Cat Waltz" since the legend has it that Chopin's cat leaped up to his keyboard and provided him with the first few notes. Op. 64 is the composer's last set of waltzes to be published during his lifetime, and the first one of the three is the famous "Minute Waltz." The opening selection, "Grande waltz brilliante in E-flat Major, Op 18", the C-sharp minor waltz from Op. 64, and the waltz in G-flat from Op. post 70, were used in the ever-popular classic ballet "Les Sylphides."

Alexandra Ivanoff, Februray 2010

ANA SAYFA


İ S T A N B U L   Istanbul Recitals    RESİTALLERİ
M&K