Program Notları
Resital No:20, Sezon:3, 2009-2010/1
IDDO BAR SHAÏ
14 Ekim 2009, MKM Mustafa Kemal Merkezi, İstanbul

SAF CHOPIN RESİTALİ

CHOPIN, FRYDERYK (1810-1849)

Romantik müziğin büyük ustası Chopin, Fransız göçmeni bir baba ve Polonyalı bir annenin dört çocuğundan ikincisi ve ailenin tek oğlu olarak 1810 yılında Varşova yakınlarında dünyaya geldi. Müziğe çok küçük yaşlarda derin bir sevgiyle bağlanan besteci dokuz yaşında verdiği başarılı konserin ardından öğrenim için Varşova’ya gönderildi ve üstün yeteneği onun “Harika Çocuk” olarak tanınmasını sağladı. Henüz 16 yaşındayken Varşova Konservatuarı’na yazıldı. Dönemin önemli eğitmenlerinden Joseph Elsner’den dersler almaya başladı. Bu sırada aşık olduğu Constantia Gladkowska için yaptığı ilk besteleri Chopin’in sanatçı dehasının Elsner tarafından keşfedilmesini ve Elsner’in tavsiye mektubu ile kısa bir süre sonra birinci piyano konçertosunu çalacağı Viyana’ya gitmesini sağladı.

Ancak, klasik akımın merkezi olan Viyana’da 19 yaşındaki Chopin’in kullandığı serbest formlar pek ilgi çekmedi. Bunun üzerine 1829 – 1830 yılları arasında farklı şehirleri kapsayan bir konser turnesine çıktı. 1831 yılında sadece Lizst, Berlioz gibi müzisyenleri değil aynı zamanda Hugo, Balzac gibi yazarları, Delacroix gibi ressamları buluşturan, Romantik Dönem’in sanat başkenti ve hayatının sonuna kadar yaşayacağı şehir, Paris’e yerleşmeye karar verdi.

Aristokrat bir çevre, şık salonlarda verdiği özel resitaller, aristokrat ailelerin genç kızlarına verdiği piyano dersleri Paris’teki yaşamını şekillendirdi. Besteciliği gelişti, yükseldi ve adı tüm Avrupa’ya yayıldı. Chopin’in oldukça hareketli bir aşk hayatı vardı. Kontes Delfina Potocka ile başlayan Paris’teki bu hareketlilik, Dresden’de kaldığı Polonyalı kontes Teresa Wodzinska’nın 16 yaşındaki kızı Maria’ya olan aşkı ile devam etti. Wodzinska ile nişanlandığı 1836 yılında dostu Liszt tarafından Barones Dudevant ile tanıştırıldı. Wodzinska ile nişanları bir yıl sonra bozuldu ve ilk eşinin aristokrat ailesi tarafından yazarlık yapması utanç verici kabul edildiği için edebiyat dünyasında adını George Sand olarak duyuran büyük yazar ile 9 yıl sürecek fırtınalı aşkları başladı. O dönem için cesur tavırları, sigara içtiği ve pantolon giydiği için toplum tarafından tepki gören Sand ve Chopin 1838’de Sand’ın iki çocuğu (oğlu ve kızı) ile Mayorka’da yaşamaya başladılar. 9 yılın ardından bu büyük aşk da 1847’de bitti ve Chopin tekrar Paris’e döndü. Ertesi yıl 1848’de Paris’te son konserini verdi.

Son derece büyük bir melodi zenginliği, ritmik zerafet ve müzik duyarlılığına sahip olan Chopin’in ömrü boyunca kırılgan ve zayıf olan bedeni ne yazık ki çok genç yaşta Paris’te vatan özlemiyle tüberküloza yenik düştü. Cenazesi 1849’da Paris’te yaklaşık 3000 kişinin katıldığı büyük bir törenle kendi arzusuna uygun olarak Mozart’ın Requiem’i eşliğinde kaldırılarak ebedi yolculuğuna uğurlandı.

19. yüzyıl Romantik Dönem müziğinde bestecilerin duygularını en rahat ifade edebilmeleri nedeniyle ön plana çıkan en önemli enstrüman piyano olmuştur. Piyanoyu diğer entrümanlardan ayıran başlıca özellikler arasında, geniş ses paleti, teknik anlamda çok sayıda olanağın var olması sayılabilir. Gerçekten de bu dönemde, neredeyse tüm besteciler, duygularını ve düşüncelerini en rahat piyanoyla aktarabilmiştir. Bu besteciler arasında piyanoyu şarkı söyleyebilen bir şair enstrüman haline getiren ise hiç kuşkusuz döneminin ve müzik dünyasının en önemli isimlerinden Chopin olmuştur. Besteci, piyanonun şarkı söyleyebilen bir şair olabilme özelliğini keşfetmiş, öne çıkarmış ve bunu kendi müziğiyle başarıyla özdeşleştirmiştir. Chopin’in eserlerinin neredeyse tamamı piyano içermekle birlikte eserlerinin büyük bir bölümü sadece piyano için yazılmıştır.Yazdığı çok sayıda solo piyano müziği, her biri ayrı güzelliğe sahip olmasıyla müzik tarihinde vazgeçilmez bir önem arz etmektedir.

Chopin’in eserleri farklı gruplarda toplanabilir. Klasik tarzda olan; rondo, çeşitleme, konçerto ve sonatların yanı sıra serbest tarzda olan; scherzo, impromptu, noktürn, balad, prelüd ve vals’ler ile Polonya halk müziğinden esinlendiği polonez ve mazurkalardır. Büyük bestecinin kısa ömrüne rağmen müzikal anlamda oldukça verimli geçen hayatı boyunca yazdığı 6 konçertosu, 194 piyano eseri, farklı estrümanlar için yazılmış 5 yapıtı ve 14 şarkısı vardır. Gerek müzikal üslup, gerek piyanonun kullanımı bakımından, yaşadığı dönemde ve kendinden sonra gelecek birçok besteciye ilham kaynağı olan Chopin’in vazgeçilmez eserleri müzik dünyasına büyük bir armağan olmuştur.

Noktürn op. 48 no. 2 Fa diyez minör
Chopin’in Sand ile ilişkisinin en huzurlu en rahat döneminde 1840-1846 yılları arasında yazılan bu noktürn, huzur dolu ve dengeli temalar etrafında iyimser duyguları yansıtmaktadır.

Mazurkalar

Varşova yakınlarındaki Mazovia eyaletinin yerlileri olan Mazur’lardan adını alan Mazurka, Chopin’in bu başlıkta yazdığı 50 yapıtta ritmik ve melodik özellikleri açısından hak ettiği yere ulaşan oldukça çarpıcı bir danstır. Elli kadar mazurka ve yaklaşık yirmi polonez adeta Chopin ile Polonya’yı birleştiren somut bir bağdır. Varşova, Chopin’in çocukluk yıllarında Rusya’ya ait bir taşra idi. Chopin de diğer tüm Polonyalılar gibi ulusal duyguları kuvvetli ve milliyetçi ümitleri olan bir karaktere sahipti. Chopin’in valsleri içeren birçok dans formu olmasına karşın Paris’te yaşadığı yıllar boyunca ve ürettiği eserlerde çocukluk yıllarının geçtiği anavatanı Polonya’ya duyduğu özlem ve Polonya kimliği, eserlerinde çok sık yer verdiği mazurka ve polonezlerle ön plana çıkmaktadır. Tıpkı Polonez’de olduğu gibi Mazurka da, Polonya’nın köylerinden çıkarak Paris, Londra ve Moskova gibi önemli şehirlerdeki gösterişli konser salonlarına kadar ününü taşımıştır.

Polonezler
Polonez, adından da anlaşılacağı gibi, Polonya’nın karakteristik bir halk dansıdır. Üç vuruşlu ve oldukça coşkulu bir havadadır, görkemlidir. Chopin ise bu müzik türünün kuşkusuz en güzel örneklerini veren besteci olmuş, vatan özlemi çekerek yazdığı toplam 17 Polonez’i ile duygularını müziğine aktarmıştır. Birçok ülkede klasik müzik severler tarafından büyük bir beğeni kazanmıştır.

Polonez, La bemol majör op. 61
1842’de yazılan piyano repertuarının bu eşsiz başyapıtı, büyk bestecinin çalınması son derece büyük virtüözite isteyen en zor eserlerinden biridir. Güçlü ve özgür bir Polonya için bestelenmiştir.

Piyano Sonatı N.2, Si bemol Minör op. 35
Ağır ve olgun bir girişle başlayan sonatın ilk bölümünü hızlı tempodaki bir ana tema takip eder. Bu hızlı tempoya zaman zaman duyulan ağıtsal bölümlerin ağırbaşlılığı karşı çıkar. Soğuk ve sert bir havada başlayan ikinci bölüm daha duygulu yumuşak bir ritme dönüşür. Büyük bestecinin bu birbirinden bağımsız bölümleri bir araya getirişini ünlü Chopin yorumcusu Alfred Cortot “Bir matem dansı” olarak tanımlamıştır. Sonatın 3. bölümündeki “Cenaze Marşı” birçok farklı enstrümandan orkestraya kadar düzenlemesi yapılmış, müzik literatürünün en tanınmış sayfalarından biridir. Liszt, sonatın bu matem havasını “sadece bir kahramanın ardından değil tüm bir kuşak için duyulan matem hissi” olarak yorumlamıştır. Eserin çok kısa olan son bölümü ise çok hızlı bir tempoda Anton Rubinstein’nın “Kilise bahçesindeki mezarların üzerinde esen sert bir gece rüzgarı” ifadesiyle tanımladığı adeta güçlü fırtına temposunda sonlanır.

Valsler
Chopin’in beşini henüz çocuk denilecek yaşlarda yazdığı toplam 19 valsi bulunmaktadır. Grande Valse Brillante ise Chopin’in solo piyano için yazdığı ilk vals kompozisyonudur. 1833 yılında yazılmış ve bir yıl sonra yayınlanmıştır.


ANA SAYFA


İ S T A N B U L   Istanbul Recitals    RESİTALLERİ
M&K